14 Ağustos 2025 Perşembe

Özal ve bir iki hatıra






 


Necati Çavdar



Teknik uzman olarak çalışıyoruz.
MİTA marka fotokopi makinalarınin Türkiye deki teknik servisiyiz.
Sabah işe gidince o gün yapılacak işlerin listesi verilir
Dışardaki işlere çıkarız
Bu işler den biri..
...
Dediler ki
Başbakanlık da
Başbakan özel ekonomi danışmanı Enver Kendirli'nin odasında ki makinanın bakımı var
..
Elimde bont tipi takım çantası
Necatibey deki basvakanliha gittim
Şimdiki gibi cihazlar yok
Güvenliğe söylüyorsun
Şüpheli ise çantama bakıyorlar..
Yoksa buyur diyorlar..
Kendirli' nin ismini verince birinci katta dediler.
Çıktım birinci kata ..
Büyükçe bir kapı önünde güvenlikler.
Elimde bont çanta ve gravatli vs görünce
Ve de oraya kadar girdigimizr göre mühim kişi zannetmis olmalılar ki
Hiç nereye diyen olmadı
Ben de kapıdan sonra iç bölmeler var zannderek
Büyük kapıyı açarak girdim ki
Her yer ceviz kaplama lambirili koca salonun geniş köşesinde
Başbakan Özal
Doğrusu hiç beklemedigim.manzarayi garilsedim...
Fakat..
Kapıyı açar açmaz.Ozal " Buyur, kardeşim" dedi..
Daha önce bir kaç yerde karşılaşmıştık.
Fakat birebir tanımıyordu.
Ancak o Keskin zekası ile tanidimi bilmem
Babacan tavırla
"Buyur kardeşim" hitabina karşı
Enver beye gelmistim dedim
Gülerek ve nazikçe
O da " Onun yeri, dışarı da ilksol kapı "dedi.
Başka selamlayarak
Hemen çıkıp
Büyük kapimin kenarindaki Küçük kapiyi açarak
Enver Kendirli'nin odasında yürüdüm
Ne güvenlik nede orada dolaşanlar bı şey demedi
...
Karşımda çok genç bir delikanli..
Makinanın bakımı yaparken
Vaziyeti söyledim.. Gülüştük..
Kendirli' ye ne iş yaltigini, Özal:a emonomi.ile ilgili ne desteği verdiğini sordum
Dedi ki..
OZAL'a ekonomiyle ilgili bilgi, ben kim.ki
Beni yanına aldı
Bu odayı verdiler.
Günlük gazetelerde çıkan ekonomi haberlerinin fotokopisini çekip masanina koyuyorum.
O kadar .
...
Vurulduğu gün orada orada idim.
İlginç olaylar oldu
Onu bazı yerlerde yazdım..
..
Bir de Angar il baskanligina aday olan Mehmet Demirel'e karşı operasyon yaparak Özal'a dosya verdik.
O da çok ilginc idi
....
Ben ozamanlar dikmende gecekondu da oturuyorum
Angara il başkanı Erdem Arısoy ,
Yeşil vernikli
Tamamen tahta-ahsap bir masa
Ve ahşap dan ancak oturak ve yaşlanma yerleri çadır bezi katlanır sandalyeleri
"Bu Ozal'in
Senin bahçede kullanırsın" diye bize gönderdi
Uzun.mudet bahçede kullandık.
...
İlginç bir hikaye de
Cumhurbaşkanı iken
Hilal mahallesi muhtarı
Tahir Nalbant vardı .
Onun biriketten yüksek bahçe duvarlı evi vardı
Zaman zaman
Tahir Nalbant a, yengeye şöyle -Semra hanım duymasın da- gozleme yapsın..
Sende o bildiğim kişiler den bir kaç adam bul
Sohbete geliyorum der.
Tahir Nalbat..
Devletle idi olnayan
Şahsi isteği bulunmayan ama kitabın ortasından konuşan bir kaç adam çağırır..
Koşkten korumalara ha er vermeden kacan Özal onlara çeşitli sorilular sorar.
Ve deli dolu konuşan adamlara kahkahalarla gülerek aldığı cevapları not eder ..kimi mide kullanir.
..bu arada korumalar,
Telaşla çevrede ararken o bahçe de
Bizi arıyorlar diye guler

................
https://www.facebook.com/seyitmehmet.sen/posts/pfbid02VRV3UaoRDD96MLKuRWRkpspgnk2hx9SrNsscvkhMjyYpKxTq5kN75QrC8E6CT99Wl?comment_id=2349302235542404&notif_id=1755169698177709&notif_t=feedback_reaction_generic&ref=notif


:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::


:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::







??????????????????????????????????????????
"MİLLİ DAMAT"! , ölmüş..
Allah, kimseyi evladı, yakınları ile imtihan etmesin..
Özal, en güçlü zamanında " kızına " söz geçiremedi ve " evladının kararına" boyun eğmek zorunda kaldı..
Zeynep Özal, babası Başbakan Turgut Özal'ın muhalefetine rağmen " gönlünü kaptırdığı " "MARİ" nin eski kocası ve "GARO" nun ekibinden biriyle evlendi/evlendirildi..
"SARAY" a damat olup "Milli" vasfına haiz olan
Damat, müzik aleti çalıyordu..
Bu sebeble adı; Özal'ı aşağılamak için " DAVULCU" diye anılır oldu..
Sadece Türkiye de değil dünyaca üne kavuşan, Devlet yöneten Özal, ne sıkıntılar çekti?
Lüsx araba komisyoncusu Mete Küçükberber, Zeynep Özal ve Asım Ekren'e reklam amacıyla "Jaguar " marka araba hediye etti.
Milletin bilmediği bu marka her yerde bilinir oldu.." Jaguar" adeta simge oldu.
Özal'a muhalif olanlar, bu olayı çok acımasızca kullandı. SEçim öncesi ANAP'a nazire olarak " BANAP " ve " BAB" diye bir siyasi partiler kuruldu.
Amblem olarak da davulu delen "jaguar" , kullanıldı.
Ve devlet televizyonunda "Propaganda " hakkını kullanarak her gece TRT'den Özal ve ANAP'a olmadık şeylerle saldırıp millet önüne çıkarak hafızalara "Jaguar" ve " DAVUL" kazındı.
Bir çok şeye hükmeden ÖZAL, kızına hükmedememişti.
Tvler, " 27 Nisan e- MUHTURASI" yıl dönümünde ASIM EKREN'nin ölüm haberini veriyor..
Ne diyelim;
" Allah, kimseyi yakınları ile imtihan etmesin.."
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02Xx3XCZey5m6a5BUwQqc8LyNeFHitsh9S2ggaS4RFHfMQAqXa6yA8pDYSRPiuSuo3l
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Necati Çavdar'ın gönderisi


"MOR MESUT"
ölmüş.
DİKMEN-Çaldağı eteklerini parsellemek için garibanları ezen..
SÜMER Oral ile mahkemelerde süründüren
İmam Hatip'lilere "YARASA" diyen,
İmam Hatiplerin Orta kısımlarının kapatılması için; "Siyasi hayatıma mal olsa da bu Yasa çıkacak" diyen
Yaban ellerde kumar masasında yumruklanan "MOR MESUT"
ölmüş.
Mavi aklımda yunsun..
ÖZTAŞ, cukurunu eşsin...
Sabah namazını kılıp yalın yapıldak yola düşerek yıllarca mahkeme kapılarında süründürdüğün 80 lik IRAZ GARI, karşılasınnnn...!
.....///////////////////////////::::::::::::::::::::::::::
Mesut Yılmaz;
"Kumar masasında" YUMRUK YEDİ
Yolsuzluk - hırsızlık dan HÜKMETİ DÜŞTÜ
ve YÜCE DİVAN da yargılandı
Gazeteciliğimizde
ANAP 'ı ve de Mesut'u takip ettik..
ANAP GENEL MERKEZİ nde basın toplantısı yapılan salonun duvarın da ÖZAL' ın meşhur, "5 umdesi" yazılı idi..
28 şubat da bu ilkelere aykırı açıklamaları karşısında "siz böyle düşünüyorsunuz ana partinizin şu karşın da duran ilkesiyle basık bağdaştırıyorsunuz" şeklindeki sorumuza morarıp, toplantıyı keser idiler..
Bu arada gerek Fetonun "zaman" gerekse Enver'in Türkiye gurubuna mensup arkadaşlar
"Ağbi Allah razı olsun.."
Ne güzel sordun.. İyi payladın gibi laflar eder idi..
Bende onlara "Allah,- bu suskunluğunuz, pasif halinizle - sizden razı olmasın" deyince
"Ağbi bizde seninle aynı düşünüyoruz.. Vazife yapmadığımızı da biliyoruz.. Ancak başımızdakiler bizi susturuyor"
Diye savunurlar idi..
.......
ANAP Mersin mebusu Ali ER, bir organizasyon tertiplemiş..
Toroslarda yörükler toplanacak,
İbrahim Tatlıses de türkü çığıracak..
Tabii.. Hiç de hakkı olmadığı halde Demirel'in dalaveresiyle milli iradeyi gasp edip BAŞBAKAN koltuğunu işgal eden MESUT Yılmaz da, bu YÖRÜK ŞENLİĞİ ni izleyip moral bulacak..
Basına tahsis edilen uçakla Mersin'e inip otele yerleştik...
Arkadaşlar, gelmişken Mersi'ni dolaşalım, sahile inip deniz görelim dediler..
Hep beraber , çıktık dolaşırken
Bir otelin önünde sıra sıra çelenkler ..
En başta da o günlerde "yakalandı" , yakalanacak" yurt dışından getirilecek".. vs diye gündemde yer alan ALAATTİN ÇAKICI ' ya ait çelenk en başta " işte buradayım dercesine arzı endam ediyor..
Tüm aradalar bu hale vaziyet etti..
Ancak televizyoncular kameraları, gazeteciler fotoraf makinalarını otelde bırakmışlar..
Onlar en önemli haberi kaırdık diye dursun. Ben her zaman yanımda gezdirdiğim fotoraf makinası ile Alaattin Çakıcı'nın BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'a "hoş geldin çelengini " fotoğrafladım..
ve ÇAKICI'dan MESUT YILMAZ'a hoş geldin çelengi "diye haberleştirdim..
ve Toroslara çıkarak Mesut Yılmaz'ında geldiği YÖRÜK ŞENLİĞİ ve İbrahim Tatlıses konserini izledik..
.....
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02L1m7brPc9XqsfYHp6iijw5CU98Lnt7anukTv6uiDta8Ts5D3MfjQHFxnHkMc4G9ol

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Angara nin uzun saçlıları, Hava.. ve Özal ile iki hatira..
...
Angara da
İspartali Kemal Kelleci,
Tokatlı Ali Çelik
ve
Gırıggaleli Salih Yağlı dan oluşan
"Angaranin üç uzun saclisi " dediğim muhteremlerle goruşurdük..
Ahimesut/Alsancak da ise onlar kadar olmasa da " Kışlık Mod a" burünmus
Necati Çavdar ile
Eserleri bir çok ünlü tarafından meşru, gayri meşru şekilde sesledirilen
Sözyazari, bestekar ve şarkıcı
Dogan Eryürek -Doğan Eryurek sık sık karşılaşırlarr .
İşte resmi..
...
#Alsancak tepe de Haymana Demiröz köyünden komşumuz Tahsin Kılıç, bulunduğumuz alanı anlatıyor:
Burası boş arazi idi.
Şu yolun doğuya bakan yamacında gece kondular vardı.
Ancak batsi #sincan a kadar tamamen boş, ekin tarlalari idi.
Ramazan Tosun'un ilk belediye başkanı olduğu seçim de Özal, bu tepeye geldi.
O sıra 13- 14 yaşlarındaydım..
Özal, küçük boyu ile tam şuraya geldi.
Batı tarafa boş alana bakıp musulayarak içine havayı çekti
Dediki buranın havası çok güzel.
Şimdi Akinkent denen sitenin olduğu yeri göstererek
Buraya göğüs hastaliklari hastanesi yapılsın talimatı verdi..
...
Özal, gitti
Bir daha ne gelen ne giden.
Nasıl oldu ise Başbakan Özal'in talimatına rağmen hastane yapılmadı..Hazine arazisine Akinken denen bu binalar yapıldı
...
Komsumuzun bu Özal ile alakalı
"Hava" meselesi bizim yeni Oran daki "hava" olayını hatırlattı
..
Altınsoy, Angara başkanı
Birleri ki Atılgan gurubu fiseklemiş
bizim olduğumuz alanı bizleri boşaltıp akacaklar.
Karşı
Mücadelemiz sırasında Kızılay da yaptığım basın açıklaması üzerine
Angara Milletvekili #GökselKalaycioglu evime kadar geldi..
Komşularla birlikte
Görüştükten sonra giderken ışık olmayan taşlı arazide zor yürüyor.
Arabasına kadar koluna girdim, giderken o da " Buranın havası çok güzel" dedi.
Ben de " kav ha da bu ya
Bu havayı kim tenefus edecek kavgası.
Zenginler, güçlüler mu garibanlar mi tenefus edecek.
Bırakın bu defa garipler tenefus etsin " dedim.
Dedi ki Özal'a aynen böyle söyleyeceğim
Soylemis de..
Hikaye uzun
Özal da "Aktinsoy'a hepsine insan gibi yaşayacağı yer gösterirsin, bosaltirsin " talimatı vermiş.
Altınsoy, hepimizi yerlesirecek yer bulamadığı icin daha önce Tapu tahsis belgesi verdikleri yerimiz de kaldık .
..
Komşularımız onlarca yıldır yeni binslarinda oturup o havadan istifade ediyor .
Biz ise iki muteahide verdgimiz halde bı turlu yapmadilar
Arsamız hala boş, bız de meğer Özal'ın " havası güzel" dediği başka bir alana gelmişiz.
....
Not:
Bizim
Yıllar önce diş çekimi sırasında damagimizin dağıtılması sonucu ağrıdan korunmak ve başımızdaki çatının çiplakligi sebebi ile soğuktan korunmak gayesi ile geçtiğimiz kışlık halimize bakıp , kınayanlar oluyor..
Kimileri de diyor ki:
Saçların çok uzamış , tras olsana"
Ben de berberime sordum
Dolu imiş ..
2028in 30 agustosuna gün verdi.
O zamana kadar hep dolu imiş..
İnanmayan bu resim de bulunduğumuz yerin az ilerisinde
Erzurumlu Şemsettin dayidan el alan
Berberimiz Kemal agbeye sorabilir
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02Rxs9GHMRoDhUX15VZKgj8WajhhPAJUcMvVd12xVz3GsJA7yhZfWmMcPDUwjQmzrdl

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Necati Çavdar'ın gönderisi


Halil de öldü..
"Vakıfları" öksüz kaldi
ANAP Genel sekreterliği döneminde OZAL'a klasör verme oparasyonu yaptığımız..
Sağlık bakanlığında " zengin etme" teklifini elimizin tersiyle itigimiz
..
Sonra ..
...
46 ve 47. TC hükümetlerinde Özal'ın Sağlık Bakanı Halil Şıvgın , 75 yasinda vefat etti.
..
Genç ülkücüler teşkilatı içinde yer aldı
"Otel ayısı" lakabıyla ünlenen kayinçosu Mustafa Taşer gibi
ANAP da yer aldı.
Mesut Yılmaz'a karşı OZal tarafında durdu.
.Daha sonraki yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi 'ne döndü.(MHP) Merkez Yönetim Kurulu üyeliği ve TBMM Grup Başkanvekilliği görevlerinde bulundu. 1999 yerel seçimlerinde Doğru Yol Partisi’nden (DYP) Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.
Melih Gokçek'e yenildi..
..
Vakıfları ile ilgilense de siyaseti ve siyasileri hep takip etti.
...
...

https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02oNFqc1RcaFcwcLEjJXqJi2PTYJNPxVftJ81W6B8Jqrt6RsvT7wx62Q82LnZZHMczl

:::::::::::::::::::::::::::::::::

Necati Çavdar'ın gönderisi


ANAP içine yuvalanan kimi zalimler kendi çıkarları için halka zulmediyor idi.( zulmü, Göksel Kalaycıoğlunun duyurmasıyla rahmeti Özal müdahale ederek Hayretin Elmas başkanlığında ki komisyonun raporu ile durdurmuştu)
Hatta zulmü o kadar artırdılarki başındaki maşaları kel ile 200 'e yakın zabıta ve polis ile saldırıp (başta Sebilibala'dan yetim yavru Mikailin anası Şair R ... Hanım dahil Bezirhanelilerin vs.. en az yüz ev yerle bir edilmişti.. ) Bİr garibanın hamile hanımın ( yekbaslı gelin) üstüne evini başına yıkmışlar, hanım efendi güçlükle hastaneye ulaştırılmıştı..
Çağrıma uyarak Dİkmen de zulmü durdurmak için DYP Ankara İl Başkanı Av. Bülent Şimşek Özçelik ile koşan o gün
Sosyaldemokrat Halkçı Parti il başkanı sonra mebus ve bakan olan
Onur Çetin Kumbaracıbaşı vefat etmiş.
Cenabi HAK, cümle müminlere rahmet eylesin..
............
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid0jEsMxywo24CjoGTFPTmnTcamxo6etFWiXDfCox8c2WKfpuDTpTtFXcFaw9TH8ZEml
..................................::::::::::::::::::::::::::

Necati Çavdar'ın gönderisi


Demirel ve.
Bizim Muammer Karatepe;
"mekanları cennet olsun ikisinin Ellerini öpmek nasipoldu, hizmet ve hürmet etmek nasip oldu," yazarak aşağıdaki kadayıflı resmi pay etmiş..
Muammer Karatepe'nin bu paylaşması aklımıza bir hatırayı getirdi..
Evet..
İkisini de gördüm..ikisinin de elini öpmedim..
Demirel :
Eşref Bitlis'le çalışan 7 askerin yedisi de öldürüldü..
Hem de biri İsmail Selen, Angara da diğeri ise Adana'da aynı gün ..
Ve aynı ellece..
İkisini de aynı şer, karanlık taşaron üstlendi.
Neyse konumuza dönelim.
Yıl 1991..
Biz ozaman DEM&BEST olarak Libya caddesindeki işyerimiz de hizmet veriyoruz..
Cumaya gittiğimiz de İsmail Selen'in cenazesi ve askeri tören ile uğurlaması var.
Başvekil, Süleyman Demirel'in " Bizim Hal müdürü" diye istihza ettiği YILDIRIM AKBULUT..
Cumayı kıldık'tan sonra bir süre kortejle yürüyüp, sonra ayrılarak Muammer Karatepe ile işyerine gideceğiz..
Libya caddesini Olgunlar sokağa bağlayan kavşakta , Mimar Kemal Lisesi önünde Vefa Tanır ile araç beklerken karşılaştık..
Meğer korteje katılmayarak, cenaze namazı sonrası ayrılmış..
Orada Mehmet Gölhan, Vefa Tanır ve bir kişi daha bekleşiyorlar..
O'nun duyacağı şekilde
"Hal müdürü"nün arkasında olmamak için kortejle yürümemiş , ayrılmış" dedim..
Muammer Karatepe, işte fırsat diyerek hemen saygıyla Demirel'in elini öptü..
Ben, elini öpmeyerek " Cumanız mübarek olsun " dedim..
Kızgınca bir eda ile "Senin de" dedi..
Daha evel, Akay Caddesindeki DYP, genel merkezindeki binanın en üst katında adeta matba gibi işleyen Fotokopi makinası vardı..
Biz onun bakımını yaptığımızdan gerek gündüz gerek gece bir çok zaman giderdik.
Demirel, hakikaten boş durmaz..
Hükümetin icratlarıyla ilgili eleştirilerini yazar/yazdırır..
Broşür halinde fotokopi ettirir Anadoluya dağıtırırdı..
O yüzden makina boş durma, sık sık bakıma ihtiyacı olduğundan gittiğimiz de koridorlarda yada yukarı kattta karşılaşırdık..
Muhatabımız şimdi ismini hatırlayamadığım idare amiri olurdu..
Bir keresinde Ahmet YUNT ve arkadaşlarının ANAP'dan ayrılıp
DYP'ye katılım töreni için gittiğimiz DEDEMAN' da karşılaştık..
Millet elini öptü..
Yİne öpmedim..Tokalaştık..
Cumurbaşkanlığında gerek köşkde gerek başka alanlarda karşılaştık..
Bir akşam TürkJapon Vakfındayız..Cindoruk vs.. Karşıladık..Ama yine el öpme yok..
Sonra , Cumhurbaşkanlığından inince
Kaç kez evine gittim..yine öpmedim.. Diğerleri öptü ben el sıktım..onun canı sıkıldı..
Bunlara da bilhassa eski müftü ve Demirelin Başdanışmanı Mehmet Yüce, şahittir..
Erbakan:
Elini öpmedim..Saygı duydu..Sevgisini gösterdi
Elini öpenlere değer vermeyip,
Elini öpmedğim halde Selam vedi hatır sordu..
Çok şükür Ecevit'in Tayyip beyin karşısın da da ceket iliklemedim..
Keza Özal ve Ecevit'e de
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02gKbK9dCxcc9Rhkdzo3XRAAwH2tho52VnWLp9iNKdzrbRjM5jpMN7Wq9sYES1aoFYl

::::::::::::::::::::
"Sekizler"den sonuncusu mu?
Rahmetli Emin Acar;
"Üniversitede okur iken Ben, #Erbakan, #Kutan... Sekiz kişi Ahmet Mekini Hz.lerini ziyaret ettik.
Bize "Ya #Ulema olun. Ya #Ümera olun"dedi.
Bizde o yöne yöneldik.
Kimimiz #ilim adamı. Kimimiz de #idareci.."
Ben bunu Emin Acar'dan duyunca yazdım. Ancak çoğu vefat ettiği için
"en iyi emanetçi ", Recai #Kutan'a sormak istedim. Nasip olmadı.
Birkaç sene önce... Bir yakınına anlatarak Recai beyin durumu belli. Görüşüp Rahatsızlık vermek istemem . Uygun bir zaman sorar mısın "dedim.
Ancak ondan da bi ses çıkmadı.
Nasip değilmiş.
....
23 Şubat 2013 de Ramada otelde #Erbakan'ı anma dolayısıyla yapılan toplantıda çektiğim resimleri pay ediyorum.
Cenabı Allah, Cümle Müminlere rahmet eyleye.
"SERVER VAKFI
ERBAKAN’I ANDI" ğı toplantıdan
Kutan: ''Hocamızı 27 Şubat 2011 günü Rahmeti Rahman'a uğurladık. Cenazesindeki bütün sevgi saygı sellerinin sırrı, inandığını, inancını hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmeksizin hayata geçirme gayretleriydi. Hocalarını uğurlayan milyonlar, hocalarına yapılan saygısızlıkları, haksızlıkları bir araya gelerek cevapladı. Onu tarihe gömmek isteyenleri, 28 Şubat'ı tarihin kara sayfalarına gömdü. 28 Şubat'ın kudretli bir komutanı, ABD'den seslenmişti, demokrasiye balans ayarı
:::::::::::
PATRON; #DEMİREL, HOCA; #ERBAKAN
#YÜKSELİŞ’de kimler yoktur ki?.
Profesör Mehmet Bilge başkanlığında;
İleride “Türkiye’nin hoca necmeddini” olacak olan Profesör Dr. Necmettin Erbakan.
Yine ilerde Başbakan ve Cumhurbaşkanı olacak olan o günün Devlet Planlaması’nda çalışan gözde bürokratı, Turgut #Özal..
Hoca adına bayrağı tutan ve en iyi vekil konumunda bulunacak FP ve Saadet Partisi Genel Başkanı Recai #Kutan...
Bir çokları gibi her nedense Yükseliş’deki gel-gitleri resmi internet sitesindeki özgeçmişinde yer vermeyenlerden;Yükseliş’in termodinamik hocası, bu günün TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı AK parti Milletvekili Sonar Aksoy ..
Kahraman Emmioğlu...
Temel Karamollaoğlu ..
Cevat Ayhan..
Korkut Özal..
Devlet Planlama bürokratı Ertan Yülek ve eşi Yükseliş Mimar Mühendislik’de hocadır.
Makine Ekipmanları dersine Selami Algor girer..
Makine Bölümü başkanı, hani şu “almanyadaki” para trafiği nedeniyle Hoca’nın arasının açıldığı söylenen, “Helal Gıda” standardı mucidi Dr. Hüseyin Kami Büyüközer’dir
Bilmem, takım; tamamlandı mı?
Tabi başkaları da vardır.
Hasan Hilmi İsmailoğlu,
Uzay geometri dersleri için Avusturya’dan getirilen “Hocalar hocası” Horninger oradadır..
......
Birazda talebe tarafına bakalım.
O dönemde teknik liseler ve meslek okulları mezunları birkaç üniversite hariç kolay kolay diğer bölümlere giremez.Zaten meslek okulları lise sayılmaz, “lise dengi”dir.
Üniversiteye girmek için fark ders vermek icap ederdi.
Özel okullar ise lise ve dengi okul mezunlarını alıyordu. Diğer okullara giremeyenler.. Puanı tutmayanlar.. Gündüz çalışıp gece okumak isteyenler. Hatta yeni bir meslek sahibi olmak isteyen yaşlılar bile özel okulların yolunu tutuyordu. parayla değil mi?
Ver parayı , istediğini oku..
::::::::::
......
......
RECAİ BEY ve NECATİ ÇAVDAR
BİLKENT den sonra..
FP’nin kuruluş yıldönümü töreni için #Bilkent’ ki bir otel tercih edilmiş.
O sırada #Akit/#vakit muhabiriyiz..
Genelde toplantılar, Kızılay'a yakın yerlerde olduğu için yaya gidip geliyoruz. Nadiren uzak yerlere dolmuş vs kullanıyoruz.
Diğer basın kuruluşlarının çoğunda özel araç var.
Bizde hak getire.
Zaten gidilen yere de cepten gidiyoruz.
Dönüşte bazı zamanlar, basından arkadaşların araçlarına davet ettikleri oluyor.
Bilkent , Strazburg Caddesindeki büromuza uzak.
Taksi ile gitsek bize yazık.
Atladım dolmuşa.. Otele yakın bir yerden geçiyormuş.
Sonrasında taksiye binip, toplantının olduğu otelde indim.
Diğer arkadaşlar da beni Kızılay’dan taksi ile geldiğimi/Akit’in muhabirlerini taksi ile gönderdiğini sandılar.
Toplantıda her zaman olduğu gibi Recai bey çok uzun konuştu.
Konuşmasında bir ara kimi basın organlarında aleyhe yalan yanlış haber ürettiklerinden yakındı.
Konuşma bitince soru cevap faslında söz alarak” Şikayet ettiğiniz o kuruluşların yıl dönümlerini
Özel günlerini ihmal etmiyorsunuz.
Ancak doğruları yazan, söyleyen hatta kendinize yakın saydığınız bizim gibi kuruluşları es geçiyorsunuz” şeklinde konuşarak sorumu sordum
Recai bey, bundan sonra ihmal etmeyeceklerini daha dikkatli olacaklarını söyledi.
..
Bu olaydan sonra ne zaman ve nerde görse doğru bana yönelerek hatır sordu..
Bir ara FP İl Başkanı Ersönmez Yarbay ’ın basın müşavirliğini yaptım..
Ersönmez bey, “Abey bi yere gideceğiz “dedi.
Sormadım.
Çıktık. ..
Maltepe'de ki FP genel merkezine vardık.
Recai beyin odasına dayandık.
Ersönmez bey nedense beni “FP Ankara İl Yönetim Kurulu Üyesi” diye takdim etti.
Recai bey yine çok özel davranıp, hal hatır sordu.
Görüşme bitince Ersönmez bey, “Recai bey ile tanışır mıydın. Bi hukukunuz var mı”diye sordu.
“Hayır, nerden tanısın..Bi hukukumuz yok”dedim
“Ağbey..Recai bey san çok ilgili davrandı. Eski bir hukukunuz var diye düşündüm”dedi.
“nezaketindendir”deyince “Aynı tavrı bana göstermedi de.. ”dedi.
...
Bende “Bilkente attığım fırçanın etkisidir”dedim.
.....
Türkiye #Hahambaşı Yardımcısı ölmüş..
Ersönmez bey, "Gidip #FP adına taziyede bulunacaksın"dedi.
Muammer Karatepe, ben götürmem diye tuturdu. Orta yolu bulduk.
Angara Ulus'da Şengül Hamamı yakınında İttihatçıların yaptırtığı Sinegog'a yakın yere beni bıraktı. Ben tek başıma gittim.
Hikaye uzun.
Recai Kutan adına geldiğimi belirterek taziye de bulundum. Çok çok memnun oldular.
Tıpkı Osman Saylam'ın Erbakan adına istanbul'da ayaş, sarhoş .. Sokkada kalanlara "Ramazan Paketi" dğıtıp da alanların "Vay beee ..Erbakan da bizi düşünürmüymüş "dedikleri gibi..
............................///////////////////............................
KUTAN ve GÜL aynı uçak da idi
RECAİ KUTAN:
KARARI AZİZ MİLLET VERECEK
Akit - Sayın Kutan, siz 19 Nisan günü seçim sonuçlarının nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
- 18 Nisan akşamı sandıklar FP lehine patlayacak. Her türlü tertip ve gayrete rağmen seçimlerden FP birinci parti olarak çıkacak. Bakın artık FP barajı aşamaz, FP oy kaybediyor demelerine ve DSP yi suni şekilde sürekli şişirerek birinci parti olacak demelerine rağmen şimdi DSP l.parti, FP 2. Parti diyorlar.Aslında FP l. Parti demeye dilleri varmıyor
Ama halkımız bunlara itibar etmiyor.Eskidende etmemişti,şimdide etmedi. 1960 dan sonra,l980 den sonra ki direkt yönlendirme ve diğer seçimlerdeki basının istedikleri halkımız tarafından dikkate alınmamıştır.Her şeye rağmen 1950 de halkımız Menderesi desteklemiştir,l960 dan sonra ihtilalcilerin ve basının yönlendirmelerine itibar etmeyerek AP’yi işbaşına getirmiştir.1980 den sonra ihtilal lideri bizzat çıkıp General Sunalp’ın partisinin desteklenmesi istenmiştir.Ama milletimiz rahmetli Özal’ın partisini desteklemiştir.Onu iktidara getirmiştir.Milletimiz çeşitli yönölendirmelere itibar etmez, feraseti ile en doğru şekilde hareket ederek tercihini yapar. Bu seçimlerde de bu açıkça görüleçek FP hertürlü engellere ve yönlendirmelere rağmen birinci parti olacaktır.
- Siz mühendissiniz. Bazı liderler gibi abartılı da konuşmadığınız da biliniyor.18 Nisanda sandıktan FP % kaçla çıkar ?
- Biz daha evel % 30 diyorduk.Ancak mühendis mantığı ile hareket ederek %30 un biraz altında olacağını düşünüyoruz.
- Efendim net bir rakam almak istersek?
- % 27 alırız.Ama yerel yönetimlerde bu rakamın daha fazla olacağını hep beraber göreceğiz.
- Artık seçim kampanyasının sonuna geliyoruz partiler için bir değerlendirme yapacak olursanız?
- Biliyorsunuz DSP çok aşırı derecede şişirilmişti. Şimdi havası indi.APO’nun Türkiye’ye getirilmesini DSP ye puan getirmek için malzeme yapılmak istendi.Ancak aziz milletimiz APO’nun getirilmesini çok iyi biliyor ve bunlara itibar etmedi.Fazla bir etkisi olmadı.DYP de rüzgarı yakaladı filan dendi ama öyle bir rüzgar görülmedi.ANAP hepten perişan.CHP barajdan kurtulma mücadelesi veriyor.FP ipi en önde göğüsleyecek olan partidir.
- Sizin bir sözünüz tam anlaşılamadı. “Devri sabık yaratmayacağız” gibi.Ancak o sözlerinizi dikkatle okuyunca hesap soracağız manası çıkıyor.Bu konuda net tavrınız nedir?
- Evet bu sözlerimiz yanlış anlaşıldı. Ne demek devri sabık yaratmayacağız.Tabii ki hesap sorulacaktır.Devri sabık yaratmayacağız diye ilk defa DP dedi.Bu şu demekti.Biz iktidara gelince hiçbir şeyden hesap sormayacağız.Her şeyi sineye çekeceğiz.Bu yanlış olmuştur.Bu konuda DP yanlış yapmıştır.CHP nin 40 yıllarda ki baskıları herkesçe biliniyor.Ama bunun yanında başka şeylerde var.Talanlar ,adam kayırmalar ,rüşvetler...Kambur Niyazi’nin (İnönü’nün adı yolsuzluklarla beraber anılan kardeşi)marifetleri herkesin diline düşmüştü.DP bunlardan hesap sormamakla yanlış yapmıştır.Biz bu yanlışı yapmayacağız.Milletin hakkını yiyen ve yedirenlerden mutlaka hesap sorulacaktır.
Bu şöyle olacak.İhaleye fesat karıştırmaktan meclis kararı ile düşürülmüş hükümet orta yerde. Çetelerle ilişkileri ,bir kısım yerlere peşkeşleri ve talanları herkesin ağzında.Bu ilişkileri neticesi ile yargıda bir kısım insanlar hesap veriyor.Peki bunlara meydan veren siyasiler nerde? İşte biz bunları da yargıya göndererek hesap vermelerini sağlayacağız. Bunlardan bu şekilde hesap sorulacaktır.
- Biliyorsunuz biz Sovyet tehdidi karşısında bunalınca NATO’ya girmek istedik. Bize şu şartlarınızı bize benzetin ondan sonra dendi. Biz de öyle yaptık ama 60 darbesiyle bu yapı bozuldu. Bu gün dünyanın geldiği bu noktada Türkiye’nin içinde bulunmak isteği batı göz önüne alınırsa Türkiye içeride kendi kendine kapalı ve bir kısım oluşumları bastırmak için malum durumu devam ettirebilir mi?
- Artık dünya globalleşti deniyor.Bu eğer doğru ise ki öyle görünüyor.Artık Türkiye bunun dışında kalamaz.İçine kapanarak dünyaya sırt dönemez.İçerde insanları ile barışık olacak ,dışarıda münasebet kurdukları ile barışık olacak.Siz gözünüzü bunlara yumamazsınız.Türkiye içerde de insan hakları ve özgürlükleri en iyi şekilde uygulamakla karşı karşıyadır.Baskıcı idare daha fazla süremez.
- Biz iktidarda iken hem ABD hem de diğer münasebette bulunduğumuz ülkelerle gayet iyi ilişkilerimiz vardı. Ama biz malum sebeplerle iktidardan ayrılınca aynı iyi münasebetleri Mesut Yılmaz ve Ecevit’in uyguladıkları politikalarla sürdüremediler.Hem içerde hem de dışarıda büyük sıkıntıya soktular.
Kosova’da bir dram yaşanıyor.Bosna’ya duyulan ilginin aynısı gösterilemedi..
............................///////////////////............................
NOT:
1999 seçimleri ve KUTAN'la yolculuk
Fp 1999 seçimlerinde niye başarısız oldu
1999 seçimlerinde Kutan’ın seçim gezilerinden #Elaziz ve #Urfa ‘ya Haber Müdürümüz Kamuran Akkuş ile gittik.
Elaziz'e vardığımız da yerde ve çatılarda sıkı “güvenlik tedbirleri “ karşıladı.
Elazığ’da gar meydanında Kutan’ın mitingindeyiz. Aynı anda şehrin bir başka meydanında da Ağar'ın mitingi var.
Coşkulu bir kalabalık ‘Başbakan Kutan” diye tempo tutuyor. Kutan ise “bi dakka! bi dakka!” diye susturuyor
Kamur’an a
"Anlaşıldı başbakan olmak istemiyor, 1. Parti olmak istemiyor" diyorum..
.......
Urfa, insan seli ile karşıladı.
Ve konuştuğumuz Urfalılar, büyük oy oranı ile iktidar olacaklarını söylüyordu.
Ben de acale etmeyin, diğer yerleride görün öyle konuşun diyordum
..
Ve de
Hava alanından urfaya giderken bindiğimiz dolmuşta
Seçim totoyu unutmadım..
Antalya'dan Konya'ya Recai Kutan, uçak da gelerek röportaj yaptım.
Hem röportajın başlangıcı hem de sonu ilginç oldu.
Antalya da havaalanı tuvaletinde gömlek cebimden çıkardığım aslında boş olan bir not kağıdını göstererek FP Basın Müşaviri Ahmet Karademir’e
“Bunu kutan'a verip ..Seni şikayet edeceğim. Kartel medyasını görüştürüyorsun. Bizleri görüştürmüyorsun” dedim.
...
Ertesi gün
Antalyaya ben gitmiştim..
#Antalya ve #Konya seçim gezisine Akit'den ben katıldım.
Kimler yktu ki
Taki Doğanlar..
Fehmi Çalmuk ..
Nasuhi Güngör’ler vs .
Yanında kongrede rakibi olan Abdullah gül olduğu halde Recai beyler bir uçak da. Ona eşlik eden basın diğer uçak da.
Taki yi Kutan’ın uçağına aldılar..
Bize pas vermediler..
Antalya da Tuvalet de basın müşaviri
Ahmet’i
Küçük not kağıdını göstermek ya beni de görüştürürsün ya da Kutana bu nu vererek "bizden olanlara kapı açıyorlar" diye seni şikayet ederim dedim..
Ağbi söz..
Miting sonrası
Konyaya giderken seni alacağım dedi.
Öylede oldu..
Elinde kamerası ile Fehmi Çalmuk, yalvardı.. "Ağbi beni de alsınlar "diye..
Dedim resmimi çekecek FEHMİ de gelecek..
Ahmet bey yer yok ki dedi. Bende “Fehmi, fotoraf çekecek”deyince O’nu da aldılar.
Gerçekten de uçak dört kişilik.
Kutan, gül
Birde tanımadığım hanım var..
Diğer koltuk bana..
Fehmi ye yer yok..
Şow TV adına çalışan
Fehmi, garibim
O koca gövde ile kaptanla yolcu bölümü arasındaki daracık yere yüzü koyun yatarak bizi dinledi..
...
Başladık sorulara.
Kutan
Öyle afaki şeyler anlatıyor ki..
Gül, suskun dinliyor..
Dedim.. “Bu havada söylediklerinizi yerde meydanda niye söylemiyorsunuz...?”
Gül dedi ki.
(Siyaseten) "ayağımız yere değsin.. O zaman Söyleriz.. Şartlar uygun değil.."
Kutan en az %27 oy alacağını söylüyordu..
..
Eve geldim..
Konuşmaların tümünü akla uygun, hale getirip..
Gazeteye gönderdim..
Ertesi gün zaten seçim..
Ve 17 Nisan l999 da Akit'de “İNADINA FP” Manşeti ile yayınlandı.
Kutan, kendi demediği şeyler için de İstanbul’u arayıp, yönetime Teşekkür etmiş..
...
Röportaj resimlerini o zaman şow tv de çalışan Fehmi Çalmuk çekmişti..
Resimler Onda kaldı..Kim bilir nerdedir?
Fehmi, o zamanlar Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olacağını bilebilir miydi?
…………
....................................
..................................
NECATİ ÇAVDAR
“ BİZİ BİZDEN TANIYIN” SEFERLERİ
FP önce ABD’den başlatarak Avrupa’da devam ettiği ve Kafkas ülkeleri ile Orta Asya’da devam edeceği “Bizi bizden tanıyın” seferleri düzenliyor.
Bazıları “FP’nin kapatma sürecinde Türkiye’yi batılılara şikayet ediyor “değerlendirmelerinden ve “FP’nin gerçekten Türkiye’yi şikayet ediyor konumundan” FP’liler rahatsız. “Türkiye’yi şikayet eder” bir konumda bulunmaya özen göstererek o konuma düşmekte istemiyorlar. Bu seferlerin gayesi ; Kutan’ın ifadesiyle “Bizi genellikle başkalarının ifadeleri ve sunuşları ile tanıyorlar. Biz diyoruz ki bizi bizden tanıyın” şeklinde ifade ediliyor. Kutan”Hür dünyanın müşterek değerlerini Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Ana gayemiz budur” diyor.
Kutan başkanlığındaki FP heyeti önce ABD’ye gitti ardından da Avrupa’ya.
Ancak FP heyetinin Avrupa gezisi devam ederken Türkiye’de bir kısım medya kuruluşlarında bu gezinin “ fiyasko” ile neticelendiğini belirten yazılar hatta manşetler ve yayınlar çıktı. Bu yüzden Kutan, Avrupa gezisi dönüşü hava alanında gazetecilerin sorularını ayağının tozu ile cevaplamadı. Gecikmeli olarak Pazartesi( önceki gün) bir basın toplantısı yaparak konuyu değerlendireceğini söyledi. Kutan Pazartesi günü gazetecilerin karşısına çıktı.
Gitmeden önce “7 yerle görüşme kararlaştırılmıştı” dedi. Ancak 4 günde tam 33 kurumun ziyaret edildiğini söyleyerek, bu görüşmelerin kimlerle yapıldığını tek tek saydı . Kutan gezi ile yapılan olumsuz yayınlara dikkat çekerek ” Daha kiminle görüşseydik? “ diye sordu.
Kutan,Türkiye’de bazı yayın organlarında “laiklik dersi “verildi şeklinde çıkan haberlere vurgu yaparak”Biz her gittiğimiz yerde Türkiye’de evrensel ölçülerde laiklik istediğimizi söyledik. Bu nedenle hiç kimse bize laiklik dersi vermemiştir” dedi.
Kutan, basın toplantısında Türkiye’de gezi aleyhine yayınlanan gazete manşetlerini göstererek bir bizim gezimize bakın birde bu yazılanlara dedi. İki medya gurubuna ait yayın organlarında FP’nin Avrupa ziyaretlerinin “fiyasko ile” neticelendiği ve Kutan’a beklediğinin aksine “ders verildiği “ şeklinde yayınlar yapılmıştı. Hatta Kutan Avrupa’da iken “ Kanal 6”da yayınlanan bir programda Kutan’ın bile yalan söylediği, Müslümanların işlerine geldiğinde hep bunu yaptığı söyleniyordu. Bunun nedenini de bay sunucu “O kitlenin yalanda olsa o olayı öyle algılamaya hazır bir kitle olduğu için” yapıldığını üstüne basa basa esas yalanı hiç ilgisi olmayan olaylarla bağlantı yaparak kendi söylüyordu. Kanal 6 ‘nın poroğramcısına göre “Kutan NATO genel Sekreteri ile görüşmüş. Görüşme resimlerini basına vermişti. Halbuki NATO kaynakları bu resimlerin basına verilmeyeceğini söylemişlerdi ”Dolayısıyla Kutan,NATO yetkilileri ile çekilen resimlerle onları bile istismar ederek basına vermişti.
İşin aslının böyle olmadığı Kutan’ın açıklamaları ile ortaya çıktı.
Kutan NATO yetkilileri ile görüşmüş ancak,Türkiye’de basın Kutan’ın muhatapları ile görüşemeyerek daha alt düzeyde insanlarla görüşmek zorunda kaldığını bu nedenle de”Görüşmelerin fiyasko ile neticelendiğini” belirten yazılar yayınlanmıştı.
Kutan’da bir basın toplantısı ile olayın öyle olmadığını söyleyerek işte belgesi der gibi görüşme resimlerini basına intikal ettirmiş. Bu defada yine aynı medya gurubu kim olduğu belli olmayan “bir NATO yetkilisine “ dayandırılarak resimlerin basına verilmemesi gerektiğini yazmaya başladılar. Niçin resimler ortada olmasın ki ? Çünkü ortada delil olmasın ki beyler yalanlarına devam edebilsinler. Kutan, Türkiye’de yaptığı basın toplantısında hem manşetleri hemde görüşme resimlerini yalancıların yüzlerine çarparcasına bir bir kameralara gösterdi. Sonrada “bizim gezimiz başarısız olsa kimin ne faydasına olur?”diye sordu.Ama kim anlar?
Kutan ve ekibinin yaptığı Avrupa seyahati nedeni ile meydana gelen olumsuz yayınlarda bir kesimin elbette kötü niyetle çarpıtmaları söz konusudur. Ancak bir kısmına da FP’nin organizasyondaki eksikliklerinden kaynaklanmıştır.
FP’nin Avrupa Seferini izleyen gazeteciler ve FP yetkililerinden edindiğimiz intibaa şöyle:
FP yetkilileri; henüz Türkiye’de iken “şu isim ve kuruluşlar lada temasta bulunalım “şeklindeki tekliflere olumlu bakmış, “belki gidince görüşülebilir” diye basına verilen programa kesin olup olmadığını bildirmeden yazmışlar. Temenni şeklindeki görüşmeler kesinleşmeyerek gerçekleşmeyince de basın mensuplarının bir kısmı” FP karşısında muhatap bulamadı. FP’ye verilen randevular iptal edildi “gibi haberler geçmişler.
Bunda kabahat kimin? Ya basına kesin olan program verilir,imkan olursa şunlarla da görüşülecek denir. Ya da yanınıza alırsınız basınla ilgili birilerini onlar basın mensuplarını sürekli bilgilendirir. Beraberinizde basın mensubu diye götürdüğünüz Özel Kalem Müdürünü bile devre dışı bırakarak güya dış ilişkiler uzmanları bazı yağcıları öne çıkarırsanız olacağı budur. Hem siz üzülür hemde, yapılan yanlışlıkları ne kadar olursa tamir etmeye kalkarsınız. Sahi buradan sormanın yeridir. En ufak mahalle toplantısına gitmesini istediğiniz, Milli Gazeteden sizinle irtibat kuracak yanınızda kim vardı? Nasıl olsa onlar bizden, çilesini çekerler ama sefasını başkası sürer anlayışı ile gelinecek nokta işte bu seferde iç kamuoyuna yansıyan noktadır.
Fazilet Partisinin Avrupa seferi dönüşü Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in kendilerini ziyaret etti. Kutan bununla ilgili olarak ta Cem’in “geziden duyulan memnuniyeti dile getirdiğini “sözlerine ekledi.
Gerçektende FP’nin Avrupa seyahati antidemokratik uygulamalar ve dayatma içinde olanları rahatsız ederek,”FP’nin Türkiye’yi batılılara şikayet etmek suretiyle iç işlerimize müdahale yolu açacaklar”gibi bir düşünce yayma gayreti içine girdiler.
Ancak onlar pişkinlikle Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB)mevzuatını Türk mevzuatından üstün ve Avrupa birliği mevzuatına aykırı olamayacağını kabul ettiğini unutmuş göründüler. Yine Başbakanın gönderdiği niyet mektubu ile AB; kurumlarını Türk yargı,yürütme ve yasama kurumlarından üstün ve kararlarına uyma mecburiyetinin altına imza atıldığını görmezden geldiler.
Hem FP gibi kitlelere mal olmuş bir büyük parti ülke aleyhine girişimlerde bulunacağı düşünülemez hemde uluslar arası mahfillerde iktidarın yayında muhalefetinde ülke menfaatlerine yönelik görüşleri dile getirmesinin büyük faydaları vardır.
Gelişmiş ülkelerin tamamında iktidarla muhalefetin görüşleri hemen hemen aynı oranda makbul ve muteberdir. Biz tek ses ve tekdüşünceye alışık olduğumuzdan çok seslilik zor geliyor. Ama alışacağız.Alışamazsanız bilmeden belki de okumadan imzaladığınız belgeler nedeniyle eli oğlu alıştırır.
Ve “bizi bizden tanıyın seferlerine” mecbur eder.
......................................
................................
KUTAN : HÜKÜMET İSTİFA ETSİN
FP Genel Başkanı Recai Kutan, Mamak'a bağlı Boğaziçi Mahallesinde ki FP İrtibat Bürosunu ve 29 Ekim İlköğretim Okulu'nun Mamak Belediyesi Anfi tiyatro Salonlarında açtığı sergiyi ziyaret etti. Kutan'ın ziyaretlerinde FP Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, Ankara Milletvekili Zeki Çelik, FP Mamak İlçe Başkanı Mustafa Apaydın, Mamak Belediye Başkan vekili Muzafer Sarıhan ,İlçe yönetik kurulu ,İL Genel Meclisi ve Belediye Meclis üyeleri ve çok sayıda Mamaklı da hazır bulundu. Ziyaretten sonra FP Genel Başkanı Recai Kutan Teşkilat mensupları ile öğle yemeği yedi.
ANKARA /
FP Genel Başkanı Recai Kutan, Mamak'a bağlı Boğaziçi Mahallesinde ki FP İrtibat Bürosunu ve 29 Ekim İlköğretim Okulu'nun Mamak Belediyesi Anfi tiyatro Salonlarında açtığı sergiyi ziyaret etti. Kutan'ın ziyaretlerinde FP Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, Ankara Milletvekili Zeki Çelik, FP Mamak İlçe Başkanı Mustafa Apaydın, Mamak Belediye Başkan vekili Muzafer Sarıhan ,İlçe yönetim kurulu ,İL Genel Meclisi ve Belediye Meclis üyeleri ve çok sayıda Mamaklı da hazır bulundu. Ziyaretten sonra FP Genel Başkanı Recai Kutan Teşkilat mensupları ile öğle yemeği yedi.
HÜKÜMET İSTİFA ETSİN
Kutan, FP Mamak İlçe Boğaziçi Temsilciliğinde basına yaptığı açıklamada Hükümete Gensoru vereceklerini belirtti.
"Umut Operasyonu" nun fiyasko ile neticelendiğini belirterek "Hükümetin istifa etmesi gerektiğini"söyleyen Kutan Hükümetin "Umut Operasyonu" başlangıcında takındığı tavrı hatırlattı. Kutan " Sanıkların yakalandığını çok net bir şekilde ortaya koydular. Sanıkların suçlarını itiraf ettiklerini açıkladılar. Peşinen faili meçhullerin arkasında İran'ın olduğu çok açık ifade edildi. Başbakan 'komşumuz İran'ın komşuluğun gereğini yerine getirmediğini' söyledi. Biz hükümetin bu tavrı karşısında ihtiyatın elden bırakılmamasını söyleyerek komşu bir devletin elde kesin deliller bulunmadan itham edilmemesi gerektiğini belirtik.
Şimdi gelinen noktada Emniyet Genel Müdürü, sanıkların yakalanmadığını söylüyor. Öte yandan bizim Dışişleri ve ABD Elçisi İran'ın suçlanması için elde bilgi olmadığını açıkladı. Ancak İçişleri Bakanı ve başbakanın açıklamaları ile kesin olarak faili meçhul cinayetlerin sanıkları yakalandı denerek yüzlerce insan tutuklandı ve aileleri perişan edildi. Batı ülkelerinde olsa böyle bir duruma düşen hükümet istifa ederdi. Bizde de hükümetin istifa etmesi gerekir. Siz yüzlerce insanı tutuklayacaksınız ve ailelerini perişan edeceksiniz sonrada bunlarla ilişkisi yokmuş diyeceksiniz. Tutuklanan insanları cinayetle itham ettikten sonra bunların ilişkisi yok diyorlar ve hükümet büyük pişkinlik içinde yerlerinde oturuyorlar."diyerek hükümeti istifaya çağırdı.
TARİHİ FIRSAT KAÇIRILDI
Umut Operasyonunun Cumhurbaşkanının İran'da yapılan ECO Zirvesine katılmasını önlemeye yönelik bir hareket olabileceğini vurgulayan Kutan" Acaba bu operasyonun ECO Zirvesi ile bir alakası var mı ? "diye sordu.
Cumhurbaşkanının ECO zirvesine katılmasının İran'ı ziyaret sayılamayacağını belirten Kutan, "ABD'nin İran'a bir ambargosu söz konusudur. İran Cumhurbaşkanı ABD' de Birleşmiş milletler toplantısına katıldı. Bu ziyaret ABD'yi ziyaret olarak sayılmadı. Bu nedenle Cumhurbaşkanı ECO zirvesine katılması gerekirdi. İçişleri Bakanı ve Başbakanın açıklamasıyla "Faili meçhullerin arkasında İran var" denerek Cumhurbaşkanının bu ülkeye gitmemesi yönünde hava verildiğini" söyledi.
Kutan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aslında ECO zirvesinin İran ile ilgisi yoktu. Bu 10 ülke devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı bir zirve dir. Bu zirvede çoğunluğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dahil Kafkasya ve Ortaasya ülkeleri oluşturuyor. Rusya Devlet Başkanı Putin yönetiminin baskısı altında ki Kafkasya ve Ortaasya ülkelerine Cumhurbaşkanımızın da zirveye katılması büyük moral destek olurdu. Tarihi fırsat kaçırılmıştır.
Hükümet özür dilesin ve istifa etsin. Öyle pişkin tavır içindeler ki ne istifa ediyorlar ne özür diliyorlar."
Hükümet istifa etmezse "Gensoru" vereceklerini de açıklayan Kutan "Hükümete "Gensoru vermek için" birçok sebep var. Hükümet için bir Gensoru üzerinde çalışıyoruz. Ancak belki biz gensoru vermeden onlar istifa eder "dedi.
Kutan basın açıklamasında Yargıtay Başsavcısının partisinin tüzüğü ile ilgili yazdığı yazıya değinerek "Tüzüğün Siyasi Partiler Kanununa uygun hale getirileceğine yönelik yazı yazacaklarını"belirterek tüzük yönünden parti içinde bir sıkıntı olmadığını ifade etti.
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid02ajg7kWfR4yjcPFiHtRHSazz3noWJ3pcEKPvC2ZU3ijj3xY6Kr2AiVM2PRv6P2evXl
……………………………
……………………………….

01 Ocak, 2018

Bir "Erhan Göksel" vardı..

Erhan Göksel ile ilgili görsel sonucu

Bir Erhan Göksel  vardı.
Tansu Çiller Başvekil en  danışmanı idi.
Daha başkalarının da.
Çok konuşuyordu.
Tv tv geziyor gezdiriliyordu.

 1959 yılında Ankara'da doğmuştu.
  21 Mayıs 2010 tarihinde ABD'de  New Jersey Eyaleti'nin Edgewater şehrinde bulunan Comfort Inn Oteli'nde bir süreden beri yalnız kalan Erhan Göksel'i, otelin kat görevlileri; kaldığı odasında  ölü buldu.

Kalp krizi sonucunda vefat ettiği  ilan edildi.

"1 mart tezkeresinin geçmeyeceği,ırak'ın üçe bölüneceği, kürdistan devletinin kurulacağı, amerikanın iran'ı mutlaka vuracağı,ordunun darbe yapacağı,türkiyenin amerika açısından stratejik önemini  yitirdiği" iddiaları elle tutulur hale gelen 
Kanal 7 de Ahmet Hakan'ın baş  misafiri 
Aslen tıp doktoru olan Verso Siyasal Araştırma Şirketi şirketinin sahibi ..........

Erhan Göksel ile ilgili görsel sonucu
Peki kimdi Bu Erhan?

"Ankara'da 1959'da dünyaya gelen Erhan Göksel, 1976'da Hacettepe Tıp Fakültesi'ne girdi. Ardından ekonomi doktora eğitimini yaptı. Politik psikoloji üzerine çalıştı. 1968-1983 arasında yüzme-sutopu ve basket oyunculuğu ile 1991-92'de basket antrenörlüğü yaptı. Bütün bu faaliyetleri sırasında hekimliğe devam etti. 1987'de Ankara Numune Hastanesi'ndeki görevinden istifa etti. 1983-87 arasında Türkiye'nin yurtdışındaki lobi faaliyetlerini yürüttü. Politik danışmanlık hizmetlerine, 1989'da Verso Siyasal Araştırmalar Merkezi'ni kurarak Adnan Kahveci ile birlikte başladı. 

Sırasıyla Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Aydın Güven Gürkan, Hikmet Çetin, Deniz Baykal, Mesut Yılmaz'a siyasi danışmanlık yaptı. Mesut Yılmaz'la 1999 seçimleri öncesi ayrıldı. Ayrıca 1996'da Bulgar Başbakanı Kostov'un, 1999'da Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev'in başkanlık kampanyalarını yaptı. 1998-2000 arasında ABD'de Başkan Yardımcısı Al Gore'a Ortadoğu danışmanlığı yaptı. Halen Türkiye dışında ABD'de ve Çin'de de ofisleri bulunmakta ve siyasi danışmanlık faaliyetlerini siyasiler dışında uluslararası şirketlere de yapıyor.

Ocak 2010'da Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alınan Erhan Göksel serbest bırakıldıktan sonra, ABD'de büyük bir gruptan iş teklifi alınca bunu değerlendirip Türkiye'den ayrıldı.

Evli olan Göksel, ABD'de kaldığı otel odasında dün ölü olarak bulundu."
Bilinen biyografisi böyle.

Erhan Göksel ile ilgili görsel sonucu


//////////////////////////
Eski Devlet ve Maliye bakanlarından Adnan Kahveci, Bolu Gerede yakınlarında 1993'te geçirdiği trafik kazasında eşi ve kızıyla hayatını kaybetmişti.
Adnan Kahveci'nin oğlu Cihan Kahveci'nin, bir televizyon programında, "babasının ölümünden Erhan Göksel'i sorumlu" tutması üzerine  yazılı açıklama yapan 
Erhan Göksel'in Hanımı

Güler Göksel,

"Eşinin, Verso Siyasal Araştırmalar Şirketi’nin kurulmasına da ilham olan Adnan Kahveci tarafından Turgut Özal’la tanıştırıldığını, cumhurbaşkanlığı sürecinde Özal'a danışmanlık yaptığını .
Güler Göksel, Erhan Göksel'in yeni  parti kurma çalışması yaptıkları sırada Adnan Kahveci’nin Şubat 1993’te trafik kazasına kurban gitmesi ve ardından da Özal’ın Nisan 1993’teki ani ölümüyle derin bir manevi yıkıma uğradığını dile getirerek Cihan Kahveci2nin açıklamalarının  "iftira" niteliğinde olduğunu söylüyordu.


////////////////////
Erhan GÖKSEL, Öcalan'ı anlatıyor:

"1970’lerin başında, üniversitelerde okuyan Kürt gençleri, daha çok Türk sol örgütleri içinde aktifti. Yeri geldiğinde, ya da fırsatını bulduklarında Kürdistan meselesini dillendiriyor, ama genel olarak “sosyalizm gelecek Kürtler de baskıdan kurtulacak” cevabıyla susturuluyorlardı.

Daha sonra Tansu Çiller’e danışman olacak kadar savrulan, isteyen bütün ırkçı partilere danışmanlık hizmeti veren, eski dostumuz Erhan Göksel, o tarihlerde TİP’liydi. Kemalist çizgiye daha yakın olan Behice Boran fraksiyonundaydı.

Erhan Göksel anlatmıştı:

“Bizler, Ankara Devrimci Yüksek Öğrenci Derneği’ndeydik. Abdullah Öcalan da bizimleydi. Fakat toplantılarda Kürt meselesini devamlı olarak gündeme getiriyordu. Bunun üzerine, Behice Boran onu dernekten atın dedi. Attık.”
..............
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Abdullah Öcalan, bundan sonra yanındaki bir-iki kişiyle, ayrı bir örgütlenme için arayışa geçiyor, bir araya getirilebilen bir avuç öğrenciyle, 1974 yılında ilk toplantıyı gerçekleştiriyordu. Bu ilk nüve, çekirdek kadro ve başlangıçtı. Daha sonra Ankara dışına taşıyor, dar kapsamlı da olsa, bulunan taraftarlarla, Kürdistan’da örgütlenme başlıyor ve 1978 yılında kongre yapılıyor, Partiya Karkerê Kurdistan (PKK) şekilleniyordu.
......."
Ahmet Kahraman
http://ararat-welat.blogspot.com.tr/2012/02/hayali-isyanlar-golgesinde-kurt-kirimi.html
///////////////


Akşam Gazetesi yazarı Oray EğinErhan Göksel'in ölümüne giden süreci sorgulayan bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:
28.05.2010 
"Bundan böyle gece yarısı cep telefonuma gelen birbirini takip eden uzun, detaylı analiz mesajları olmayacak... Bilmediğim çok rakamlı bir telefon numarasından -korku imparatorluğuna karşı başka bir santral üzerinden- aranıp tanıdığım en deli, en zeki, en tatlı adamlardan biriyle uzun sohbetler, zihin açıcı fikir tartışmaları yapamayacağım.
Türk siyaseti en değerli uzmanlarından birini, ben de gerçek bir dostumu kaybettim.
Önceki gün cenazesinde karşılaştığım Nihat Genç'le ayaküstü sohbet ettik. 'Daha hiç kimse bilmezken Türkiye'ye analiz, yorum gibi lafları getirdi' diyordu Erhan Göksel için, 'Bilgisayarları onun oyuncağıydı. Sevdiğini elinden alsalar ancak o kadar acı çekerdi... Onlarla yaşardı, araştırmalara dayalı analizleri ilk gündeme getiren oydu. New York'ta, Beijing'de ofisleri vardı, bir de şimdi düşün...'
Devlet bir sene önce Ergenekon'dan Erhan Göksel'i içeri almış, oğlununki dahil bütün bilgisayarlarına el koymuştu. Milyonlarca dolarlık yatırımla kurduğu bürosunda bulunan bilgisayarlarda danışmanlık yaptığı firmalara dair raporlar bulunuyordu.
Kısa bir süre önce Göksel'e Ergenekon'dan takipsizlik verildi. Ancak kendisini aklama süreci bir sene sürdü ve takipsizliğe rağmen bilgisayarları hala iade edilmemişti.
Ölmeden bir gün önce Soner Yalçın'a yolladığı mektupta bakın ne diyordu:
'Hala teknik altyapımı, hatta sekiz telefonumu iade etmediler. Üç ülkedeki ofislerimi kapayıp, Türkiye Verso'yu da askıya aldım. 29 kişiyi (üç ülkede toplam) işten çıkarmak zorunda kaldım. Adalet duygumdan dolayı kimseyi ortada bırakmadım, holdinglerin ödemediği kıdem tazminatı ödüyorum. Ayrıca SGK'dan maaş alsınlar diye ihbar tazminatı da ödedim. Burada kazandığım para onlara gidiyor.'
Birilerinin bu bir senenin hesabını vermesi gerekmiyor mu? Geride kalan iki çocuğa, bir eşe, annesine bir açıklama borçları yok mu?
Ergenekon davasının aldığı canlardan ilki değil Göksel'inki.
Erhan Göksel babasıyla çok yakındı. Son bir sene içinde babasını kaybetti önce. Oğlunun Ergenekon'dan gözaltına alınmasına dayanamayan Tevfik Göksel o günden üç ay sonra vefat etti.
Ergenekon davası sadece bu aileden iki kişinin canını aldı.
Erhan Göksel'in resmi ölüm sebebi 'emboli' yani 'kan pıhtılaşması.'
Ancak bu ölümün aslında bir cinayet, katilin de belli olduğu ortada...
Daha resmi açıklama yapılmadan pek çok şey söylendi... 'Aşırı kiloluydu' ya da 'Zayıflama kelepçesi taktırmış' gibi...
Ölümünü kilosuna bağlamak işin kolaycılığı... Aşırı kilo mücadele edilesi bir durum olmakla beraber, tıbben de biliniyor ki illaki tek başına bir ölüm sebebi değil. Dünyada on binlerce kişi aşırı kiloya rağmen sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ediyor.
Göksel de 'emboli'den ölmedi; öldürüldü.
Katil ortadadır ve her geçen gün can alıyor.

Erhan Göksel'i öldüren katille Türkan Saylan'ı öldüren katil aynıdır... Saylan, bir kanser hastasıydı ancak yıllardır hastalığıyla yaşıyordu. Ölümü, kapısı çalınıp evi arandıktan sonra hızlandı.
İlerleyen yaşına rağmen merdivenleri üçer-beşer çıkan İlhan Selçuk da sabahın köründe evine yapılan polis baskınından sonra giderek fenalaştı... Şimdi günde sadece bir saat uyanık kalıyor ve gözetim altında tutuluyor...
Ergenekon davasında yaşanan hukuksuzluk ve insan hakları Türkiye'de ciddi bir faşizm inşasına yol açıyor. Ve bu faşizm gidek can almaya başlıyor.
Ne yazık ki Göksel ne ilk, ne de son...
Katilin adı faşizmdir.
Karartılan hayatlar, bölünen aileler, yok edilen geleceklerle faşizm Türkiye'yi ele geçirmektedir.
***
Gözaltına alınmasından sonra bir zamanlar Erhan Göksel'e yalakalıkta sınır tanımayan, evinden çıkmayan günümüzün dinci ve yandaş gazetecileri ortadan kaybolmuş, bir geçmiş olsun telefonu bile açmamışlardı. Önceki gün cenazesinde Göksel'i gerçek dostları uğurladı, yakın ilişkide olduğu pek çok siyasetçi de ailesini arayarak başsağlığı diledi.
Söylemeden edemeyeceğim...
Erhan Göksel'le beraber Kocatepe Camii'nden bir cenaze daha kalktı: 80'li yıllarda Yeni Gündem'in Ankara temsilciliğini yapan Aydın Köymen de son yolculuğuna uğurlandı... Yeni Gündem, İletişim Yayınları çevresinden çıkan çok önemli bir dergiydi. Cenazede baktım ne İletişim'in ne Yeni Gündem'in önde gelenlerinden kimse vardı. Ne bir Murat Belge, ne bir Tuğrul Eryılmaz... Son görevi çok görmüşler. Onlar adına ben utandım."
https://necaticavdar.blogspot.com/2018/01/bir-erhan-goksel-vard.html
////////////////////////////






...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Özel yetkili "15 günde onbeş yasa " mucidi İthal BAKAN, DSP yi dağıtıp İsmail Cem'e çalım atarak CHP den vekil yapılan Kemal Derviş , ölmüş.. Catherine ve chp nin başı sağ olsun..

  Necati Çavdar'ın gönderisi Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook...