14 Ağustos 2025 Perşembe

Çavdar, "Yaşar Kaplan'ın dayısı"

 


Yaşar Kaplan 1952 Kayırlı/Niğde
Cümle müminlere Allah, rahmet eylesin
Hanımı Yazar Canan Ceylan hanım efendiye ve Kardeşi
Eski Kayırlı Belediye Başkanı Lisani Kaplan beye sabırlar dilerim
28 ŞUBAT HATIRASI
1998 'de Genelkurmay Askeri Mahkemesi Savcılığı'nın açtığı soruşturma sonucu Mamak cezaevine tıkıldığı zaman ziyaret etmiş
İhtiyaçlarını temin etmiştim..
28 Şubat cinnetinde ...
Gazetenin posta kutusuna bırakılan saman kağıdına el ile yazılmış, imzasız bir yazı...
Okudum..
Saçma sapan bir şey..
Dikkate almadım/almadık..
Meğer aynı yazı, Yaşar Kaplan'a da gitmiş.
O da köşesinde kulanmış..
Öyle tecrübeli bir yazar/yayıncı bu tuzağa nasıl düşmüş hayret ettim..
Fakat o yazı dolayısıyla Genelkurmay suç duyurusunda bulunmuş..
tutuklayıp, Mamak askeri cezaevine koydular..
..
İyide nasıl ziyaret edilecek?
Kim cesaret edecek?
...
Başta AİWA marka küçük bir radyo/teyp..
Ve diğer ihtiyaçlarını alarak Nizamiyeye dayandım..
Teyp sokmak yasak..
Birinci derece akraba harici görüş mümkün değil..
Peki nasıl olacak..?
Yaşar kaplanın dayısıyım diye kimliği verdim..
Vazifeli:
Bir kimliğe..
Bir bana baktı..
"Dayısı olmadığını iyi biliyoruz..
Ama ziyaret edeceksiniz" dedi.
İçleri ne götürdüğüme de hiç ama hiç bakmadı..
Ve nizmiye binası dışına kadar çıkarak bana eşlik etti.
Olanlardan üzülüyoruz..
Biz gereğini yapacağız da sizinkiler (siyasetçi, ileri gelenler) sağlam durmuyor..Kaypak..
Bu günlerde geçer" diye üzüntüsünü ifade ederek
Cezaevine giden servis aracına bindirdi..
...
Cezaevinde ziyaret mahalinde Yaşar Kaplan'la görüşüp getirdiğim malzemeleri teslim ettim..
En çok da getirdiği ses kaydedicisine sevindi..
....
O gün ziyaretçiler arasında DYP de bakanlık yapan Salim Ensaroğlu'da vardı.
Bir yeğeni için gelmişti..
Aynı masa da beraber çay içip sahbetbettik.
....
Yaşar Kaplan, tutuksuz yargılanmak üzere MAMAK ZİNDANI'ndan çıkardılar..
Strazburg caddesindeki büroya geldi...
kardeşi Kayırlı belediye başkanı Lisani Kaplan , tek yabancı idi.
Ne okuru.
Ne mangalda kül bırakmayan sözde arkadaşları...,
"Dava "neyse dava dostları
ne de güya aynı telden çalan siyaset erbabı..
Kimse yoktu..
ve çantasını sırtlayıp, İstanbul'a yalnız gitti..
.......
Yaşar Kaplan,
yazar Cihan ve yazar mühendis Dr.Ümit Aktaş’ın kız kardeşi Hülya Aktaş evlenmiş, bir süre sonra boşanmıştı.
Canan hanımla evli idi
...
Sonra...?
...
Bir gün Canan hanım aradı..
Kimseye söyleyemiyorum ...
Evime aldığım arkadaşım, Yaşar'ı kaçırdı..
Ben arkadaş, dost diye evime almıştım..
Yaşar, onunla gitti.
Kaderim bu imiş diye sabredip, kimseye söyleyemiyorum" dedi..
....
Ve 1999 da Alamanya ya uzandı..
71 yaşında gurbette vefat etmiş..
......
Ve şimdi..
3 gün sonra taziye gösterisi devam ediyor..!
Ne kadar da dostu arkadaşı varmış?
28 şubat cinnetinde Mamak zindanına atıldığında yanında yakınında kimseyi görmedim..
Ölü seviciler mi desem....?
.........
............
Not:
"Rahmeti Rahman'a kavuşup ahirete irtihal eden, Kıymetli büyüğümüz Yaşar Kaplan, 10.01.2023 Salı günü Ankara Hacı Bayram Velî Camii'nde ikindi namazını müteakip cenaze namazından sonra Taceddin Dergahı’nda defnedilecektir."
Ailesi... 09.01.2023
Allah cümle müminlere Rahmet eylesin.
...........
Yaşar Kaplan'ın cenazesi Hacıbayram Camiine getirildi..
Taput başına vararak , selamladım.
Camiye gectik..
Bir imam vaaz ediyor..
" Bir büğümüz " diyerek vefatıyla basında sıralanan vasflardan dem vurup."Çektiği Çilesinin hayra dönüşmesi için dua " ediyor..
Görevliler , polisler ; Vatandaşın girdiği yerden değil de caminin sol tarafından içeri girip ön safda yer açıyor.
Sonra bir dalgalanma oluyor.
Cemaatin ekserisi o yöne yöneliyor..
Meğer gelen melis başkanımimiş.
Korumaların eşliğinde. En öne üstelik imam duruşuna göre sağ tafta yer alyor..
....
Namaz sonrası
Genelde cenaze olunca tesbihat yapılmadan duaya başlanır..
Nedense Her zamanki gibi cemaate tesbih yaptırılarak dua tamamlanarak en son cenaze var deniyor..
......
Cami çıkışı
Bir adammm. Duvar dibinde cemmate dönük bekliyor..
Dilenci mi..
Hayır, verilene bu ne diyor?
Belliki dilenci değil.
......
Cenaze namazı kıldırmak için biri biraz önce kürsüden değilde mihrap önünde vaaz eden yaşlı, diğeri genç imam hızlı geliyorlar..
Tam yanıma hizama gelince selamlaştık ve
" şimdi şu kalabalık..
Kaplan, hapse atılınca ve çıkınca kimsecikler yoktu..
Yanında çantası İstanbul'a yalnız gitti" diyorum..
Yaşlı imam " öyle olur..Allah, çektiği sıkıntıları sevap hanesine yazsın" diyor..
....
Safa duruyoruz.. İlerde basın görülüyor..
Yanımdaki amca " Kim geldi ki televizyoncular birikmiş ?" diye soruyor.
"Onları Boş ver kim gelirse gelsin.. Sen geldinya..önemli olan imanlı, ihlaslı , samimi olanlar" diyorum.
.....
Cenaze namazı sonrası..
Tabana kuvvet.... Ver elini Tacettin (Taceddin) Dergahı..
Benden az genc biri yoldaşlık ediyor..
Taşçıoğlu mağazası önüne gelince " Ellam sende defin yerine gidiyon , gittiğin yere benide götürürmüsün?" deyince..
Yok biz vazifemizi yaptık.. Altımızda onların (devlet ,belediye ve parti imkanı kullanlar) siyah siyah arabalımız yok..
Yer yakın fakat..Nasıl gideceğiz.?" Dedi.
Yoldaşım olacak beyefendi halkavşağında eski Yavuz Pastanesi önünde beni terk etti..
Epey yol uzun..
Onca cemaatten elbet defin alanına giden olur..
" Birileri de olsa da muhabbet ederek gitsek " diye aklımdan geçirerek Angara belediyesi Tarihi Taş binaya doğru yöneldim...
Arkada iki kişi telaşlı adımlarla hızla yetişti..
"
Ellaham siz de cenazeden gelip define gidenledensiniz..?"
Evet dediler..
Beni de götürün deyince kabul ettiler.
...
Az yürüdük..
Uzun boylu olan " Araba ile gidelim " dedi.
Ortada otobüs, dolmuş yok..
" Neyle gideceksiniz " deyince
Taksi dedi
Taksi varana kadar çokta varırız dedim.
Kısa olan da beni destekleyince yola revan olduk..
Uzun olan hakiki angaralıktan, bahsederek milletvekillerinin olduğu bir toplantıda
Esas angaralı varken partiler, angaralı olmayanları lisyete alıyor dedim..
Bunu duyunca vekiller, zıplayıp " Angara da Kaç tane angaralı var.." Diye itiraz ettiler
" iyi de niye angara içine bakıyorsunuz... İlçeleri köyleri yok mu "dedim
diyor..
Ben de doğru söylüyorlar..
Biz Çorumlular geleli, Angaralılar başka yerlere gitti dedim.
Uzun olan devam etti:
Aslında angaralı herkesi misafir ediyor. Angaralıyı kimse misafir etmiyor
Dedim angaralı da Çoruma gitsin.. Çorumlu misafir alır..
Biz angaralı deyince şurada ana caddeden. şu içinde yürüdüğümüz Anafartalar caddesine kadar olan yerdekini az angaralı..Anafartalardan Cezaevi, aktaşa kadar olanı da hakiki Angaralı sayıyoruz..
Sen neredensin dedim
Ayaş dedi..
Taaa ayaşdan gelmiş, şurada çorumlu durana kadar tutup Angaralıyım demez mi dedim.
O da
Ayaş angara yok ken vardı..dedi
Bende Ayaş da vardı ... Angara da ...dedim..
Baktım ses yabancı değil..
Şöyle yandan baktım..
Ama yüzde iyice kapatılmış maske var..
Boy tutuyor..
Acaba o mu..?
" Aç şu nikabını da ... Gül yüzünü görelim " dedim.
Anlamadığını belirtircesine nededin dedi
Yanımızdaki bey, Maskeni çıkar da , bakayım diyor" deyince maskeyi indirdi...
Simasını tanıdım..
" Yusufff... " dedim
O da " Akmaz... " diye devam etti..
Hele ses yabancı gelmedi de tanıyamadım dedim..
....
eskiden sık sık görüşürdük..
Nedense kızı Emine kızımın çalıştığı Aile merkezinde çalışmaya başladı.
Kızım, baban babanıntanıyor. Selamı var demesine rağmen uzak durmuş..
Yusuf da öyle
Dolayısıyla Hemen hemen 20 yıldır, uzağız..
.....
Karşılaştıran Allah'a içimden şükrettim..
...
Bimiyormuş gibi davranan av Yusuf Kaymaz 'a..
Kızımız ne yapar diye sorunca biri yanım da dedi.
Emineyi soruyom..
O da benim kız gibi Taciser'in zulmettiklerinden dedim..
O zaman evli iki torun var. ONları büyütüyor dedi.
...Taciser'i
Gardaşı Zafer İçyer'i yad ettik..
Onların Sincan Çimşit'ten olduğunu söyledi.
......
Emlakçı....... Ölmez'in anlattığı meşhur Kudüs gecesinde zaferin rölününakletim..
..........
Yusuf Akmaz...
Biz vahdet vakfı davasında tutuklanınca. MÜslüm Gündüz Ve Ali Kalkancı , aynı koğuş da kalmak istedi.
Hapsane müdürü tanıdık idi .Biz kabul etmedik.. Müdürde yanımıza koymadı..
Eğer kalsaymışız pislikleri bizede bulaşacakmış, kurtulduk dedi
....
Çok hatıralarım var..
Ersönmez yaz veya yazdır diye senden bahsetti..
Fakat, Ersönmez gibi ben not tutmadım..
Dolayısıyla kitaplaştırılanadı..
....
İyi ki Şevket Kazan seni tutklatmadı..
( Huder ziyareti için ima ettim) o zaman birilerinin gözüne iyi girerdi deyince..
" Nasıl tutuklatacaktı...?
O zaman onunla ilgili bildiğimi anlatsa idim insan içine çıkamazdı..Yapmadım" dedi..
........
Yanınıdaki beyin avukat olduğunu belirterek ismini soyadını söyledi..
bilemediğimi , duymadığımı söyleyince " Nasıl bilmezsin, ...... Kitaplarının yazarı " dedi
" o kadar okumamışım..Cahilliğime say " dedim.
......
Defin yerine vardığımız da henüz cenaze gelmemişti
Yusuf gil, protokol ve yakınlarının girebildiği yerdeki mezar başında duran eski vekil ve eski ortağını göstererek "Mehmet Ali Bulut " da gelmiş dediler.
- Tabii gelecek, benim eniştem" diye latife ettim.
.....
Üç AVUŞ TOPRAK
mezar alanı dar.
Bizden öndekiler doldurmuş..eski ye hali hazır Meclis başkanı, Akp güdücüleri vs.. Onların koruma ordusu..
Kalabalık tan girmek zor..
Ama istiyorum ki kabre torak atayım..
Cenaze geldi..
Fakat hangi kapıdan girecek.. ?
Teredüt oldu.. ÇÜnkü daha evel caminin Kıble tarafındaki hazireye defin yapılıyordu ...
Fakat, defin caminin girişi tarafına yapılacak... Kalabalık da camii giriş tarafında O yüzden taputunomuzlayanlarda tereddüt oldu.
Buradan buradan diye selendim..
Cenazeyi bize doğru , yani park yoluna çevirip yöneldiler.
Bir kaç kare resim çekip, tam yanıma gelen taputu taşımak için en önde taputunomuzlayan meclis başkanı arkasından taputu omuzlayarak içeri girme imkanı buldum.
Ve yoğunluk dan küreği beklemeyip. " Bismilahi....... Milleti Resullullah ......" diyerek " ÜÇ AVUÇ" toprak atarak , başkalarına yer açmak üzere daha rahat yere geçtim....
....
KAPLAN'nın DAYISI ; ÇAVDAR
-Kabir alanında , defin sırasında - Hemen önümdeki kardeşi Lisani beye, başsağlığı vererek İsmimi söyledim.
Heyacanla bilmez olur muyum Necati ağbi... Hapse girdiğinde yanında kimse iken herşeyimizle ilgiledin.. " diye unutmadığını ve memnuniyetini ifade etti.
Defin sonrası oğlu Yusufla beraber tekrar karşılaştık..
Hüzünlenerek sarıldı..
Yanındakilere de " Necati ağbi , her şeye koştu..
hapsane ziyaretlerinde soy adı tutmadığı için Yaşar Kaplan'ın DAYISI diye giriyordu" diye tanıttı..
.....
Yusuf ve erkek yeğenleri ile muhabbet ettik.
....
İki ihtiyar ve bir genç hanımla delikanlı yanım da konuşuyor.
Hanım efendiyi ihtiyarın biri diğerine kız kardeşinden dolayı Yeğeni diye tanıtıyor.
Bende muhabete dahil olup DAYISIYIM dedim
Dikkatler üzerime çekildi.
İhtiyar:
Ben Kayırl dan komşuları..Falanım..
Ancak, amcası dayısı herşeyi bilirim.. sizi ilkkez görüyorum.. Ve bimiyorum " dedi. Hayretle...
Bende bimemen normal..
Zira ben #Kayırlı lı değil #Çorumluyum dedim..
Dinleyenlerin hayreti daha bir katmerlendi..
Kayırlı dan koşusu ihtiyar;
" Nasıl oluyor..? Niğde ve Çorum..
Hiç duymamıştım .... " diyerek sülalesini tek tek saydı.
Hiç kendini yorma... Lİsani ile karşılaşınca Çorumlunun biri Yaşar Kaplan'nın dayısıyım dedi
O, bu işin nasıl olduğunu söyler dedim...
////////////////
- yeryüzünde bi yer işgal edenler ayrılıyor..
Ne de olsa siyasetçi..
Halkla temas etmek, dokunmak istiyor.
Daha doğrusu halkın onlara yakın olmadan "uzaktan dokunmalarını " bekliyor.
Mezarlık da da olsa "farklı olduklarını fark etsin" istiyorlar..
Halkın bir kısmı sadece tv de gördüklerine dokunmak yakında durmak için can atarken
Kimileri de sadece günün öznesi olan cenazeye ihtiram ve yakınlarına ilgi çabasında.
bu günün "O meşhurlarını" dikkate bile almıyor..
Onlar harekete geçince onların vatandaşa dokunup haz alma duygusu ile korumaların halkı uzak tutma gayreti ister istemez sıkıntı oluşturuyor.
Siyaset ulusu ve de yanındakilerin her haline zevkle katlanılacak ve bundan zevk alınacak bir şey görenler trans halinde ya da bundan ne çıkar sağlarım peşinde. Mutlu iken ..
Kendi halindeki bazıları için bu debdebe, büyük sıkıntı..
Dalgalanma yaşanırken
Yalımımızdakilerden biri ;
"Ne.. Oluyor ?."diye can sıkıntısını. Ortaya koyuyor
"Ağalar gidiyor..
G"aliba da bu işler böyle oluyor" deyince "Kim olurlarsa olsun
bunu yapmaya hakları var mı?" diye öfkesini kusuyor
-
Muhsin beyin kabri ilerisinde iki kişi Muhsin beyle ilgili kitap ve diğer materyaller sergileyip gönlünden ne geçerse gibi "bağış" adına vatandaşa sunuyor..
o iki gençle Rahmetli Muhsiin bey'den bahsederken bir Allah, kulu geldi..
"Zengin cenazesi.. Kalabalık toplanmış..Gariban olsa idi kimse olmazdı" diyerek Yaşar Kaplan'ın vedasını konuşuyor..
Dendi ki:
"Kalabalık olması önemli değil..
Önemli olan. Kalabalıklar değil imanla gitmen
kimse olmasa da Melekler ordusunun karşılaması.
İmanlı dört adamın katılması..
sen onlara bakma sen imanla gitmeye bak.."
...........................
iki takkeli Taceddin Sultan camii önünde saygıyla dikiliyor.. Ellerinde ses cihazı..
Belli ki oranın vazifelileri.
Durumdan vazife çıkarıp, "birilerine" görünme derdindeler..
- Burası boş değil.. Şanslısınız.. Değerlendirirsiniz İnşallah " deyince
pek de anlamayarak "öyle" dedi.
daha pekiştirmek için "burada adama İstiklal Marşı yazdırıyorlar " deyince ayıktı.
bir fevkaladelik gördürünüz mü diye sorunca ;
"ben burada geçiciyim .. İmam arkadaş umre de de 15 günlüğüne " buradayım diyerek gidici olduğunu ifade ediyor.
siz bilirsiniz de mübarek mekanlara giden de sizde kalma sürenizi uzatsanız..
kim bilir "fevkalade hallere" erersiniz
yalnız.. Gelen ağalara, ünlülere "tazim" yerine esas işinizi yapmak kim olursa olsun "kul" gözüyle bakmak şartıyla..
misafirler geldi de yolcu edelim diye buradayız,, yoksa herkes başımız üstüne deyip , ellerindeki ses cihazları ile camiye daldılar.
....................
akşamdan sonra " yer yüzü ölçeği ile yapayalnız , torakla baş başa " halde olanları tekrar ziyaret ederek gideceğimiz yere mekana vasıl olmak üzere gece yarısı çıktık yola
CANAN CEYLAN?.
Yazar. Otel sahibi bir iş insanının kızı olarak 1955, Erikli köyü / Sinop doğumlu. Bazı ürünlerinde Meryem Canan Ceylan imzasını kullandı. İlkokulu aynı köyde bitirdi. Sinop Öğretmen Okuluna devam etti. Sonra İstanbul’a yerleşti. Sekreterlik ve santral memurluğundan, “cahiliye uğraşlarım” dediği film artistliği ve mankenliğe kadar çeşitli işlerde çalıştı. Üsküdar’da Emin Ongan yönetimindeki Musiki Cemiyetinden Türk sanat müziği dersleri aldı. Birçok sinema ve televizyon filminde başrol aldı. 1980’lerden sonra dini merkeze alan bir dünya görüşünü ve hayat tarzını benimsedi. Yazı ve şiirleri Sur, Ribat, İslâm, Selam, İnsan, Mektup, Millî Gazete, Zaman, Vahdet, Kitap Dergisi, Yeryüzü, İktibas, Bu Meydan, Hüner, Vahdet, İcmal, Kadın ve Aile, Düşünen Siyaset gibi dergilerle Türkiye’de Yarın, İttifak, Millî Gazete, Vakit, Zaman gazetelerinde yer aldı.
ESERLERİ:
MONOGRAFİ: Feryadımı Dinleyin - Sahneden Mabede (hayat hikâyesi, 1983, üç yüz bin civarında basıldı).
DÜŞÜNCE-ARAŞTIRMA: Batıldan Hakka (1986), Bir Garip Ülke (1994), Entelektüel ve Siyasi Bir Kişilik Olarak Hz. Aişe (2003), Acı Gerçekler.
ŞİİR: Bir Babanın Şiir Defteri
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/10162410757697700/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Özel yetkili "15 günde onbeş yasa " mucidi İthal BAKAN, DSP yi dağıtıp İsmail Cem'e çalım atarak CHP den vekil yapılan Kemal Derviş , ölmüş.. Catherine ve chp nin başı sağ olsun..

  Necati Çavdar'ın gönderisi Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook...