24 Ekim 2024 Perşembe

Istiklal mahkemesinin Üç Ali ler divani üyesi. Kılıç Ali....

 

Sahibinin sesi


Istiklal mahkemesinin
Üç Ali ler divani üyesi. Kılıç Ali....
O nedenle Kılıç Ali ye..KANLI KATIL diye yazdım..
Altemur, aradı...
“Ölü kişinin arkasından konuşmak günah değil mi” filan edebiyatı yaptı..
“Baban her hangi bir ölü değil ki..
Toplumu etkileyen işler yapanların işleri öldükten sonrada konuşulur..
Olur , ozaman
Hitlere
Stalin e
Pol Pot a övgü düzelim..
Zalimler zulumleri ile anılır”
Dedim.
Baktı olmadı..
“Seni mahkemeye verecegim” diye tehdit etti.
“Korksam yamazdim” diyerek
“Sen kanli katilin oğlu yum demeye utanmıyor musun...?”
Diye sorunca , bir şey diyemeden telefonu kapattı.
...
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid0Gh4QNCeGustQWUFT6gvtTb84Wt1bMb7NSCebAhn5q9gh9rGt1H3LMTksi4pKU5JGl

YILDIRIM GÜRSES: SATANİST YETİŞTİRMEYE ;MEDENİYET DİYORLAR = Tutanak gazetesi

 


Necati Çavdar'in Gönderisi


Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Facebook
Yıldırım Gürses
-Tutanak gazetesinde yayınlanan- röportaj icin anlaştığımız tarih ve saatte Yeğenim Mehmet Bozacı ile çalışma alani olarak da kullandığı ETİLER deki 3 katli evinin zilini çaldık..
Evin oturumu kadar yer kaplayan -çalışma yeri ve misafir kabul - salonu çok geniş...
İçeri alırken uyarmadılar...
Bizde ayakkabı ile gırdık.
Yıldırım bey çok şişman olduğu için evin içine yatırdığı özel asansörle indi.
Hoş besten sonra röportaja başladık..
Çok uzun konuştuk..
Nazik insan..
Ayakkabılı halimize bir şey söylemedi..
Namaz saati geldi..
Uygun yer için izin istedik
"Buranın her yeri Namaz kılmak için müsait , istediğiniz yerde kılınabilir" demez mi....
Hatamızı anladık.
Ama iş işten geçmişti..
Zira ..
Etiler'de oturan ünlu bir sanat adamının çalışma alanına ayakkabısız girileceğini akıl bile edememiştik..
Rabbim mekanını cennet.. Derecesini yüce eyleye
.......
...
Yıldırım GÜRSES: İSTİKLALMARŞI'NIN GÜFTESİ VALS OLARAK YAZILDI - ...
https://m.facebook.com › necati-çavdar

https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid024dMDGVA5R32s51UucK8Y3YvXjxZLSYKecaMp4gdcTX4qSdvAGwC5828h1jNiWrxxl

))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
Yıldırım GÜRSES: İSTİKLALMARŞI'NIN GÜFTESİ VALS OLARAK YAZILDI

YILDIRIM GÜRSES: SATANİST YETİŞTİRMEYE ;MEDENİYET DİYORLAR

 

 

Türk sanat müziğinin   en büyük Üstadı Yıldırım Gürses ile  vefatından kısa bir süre önce  yazarımız Necati Çavdar, milli kültürümüze ve  Türk müziğine  karşı yapılan “Tasallutları “konuşmuştu..  Rahmetli Yıldırım  Gürses  milli kültürümüze karşı saldırıları  bir çığlık şeklinde ortaya koymuştu

 

Anayurt Gazetesi - Ankara

 

 

Bizde milli kültür politikası bir türlü kurulamamıştır. Bu uygulanan “enternasyonalist politika “bizi buralara getirmiştir. Satanistler türemiştir. Bu piyasada akan kepazelik türemiştir. Bu pop müziği türemiştir. Belli bir ciddi kültür politikası olamadıktan sonra,bir ülkenin ekonomisi de bozulur,maliyesi de bozulur.Bence Türkiye’nin bütün bozukluğunun altında insan sorununu aramak gerekir.

 

 

Dünyanın en tehlikeli silahı bilimdir. İlk önce çocuklarımıza bu bilimi kullanacak aklı selimi vermemiz lazım. İşte bu bilimi verirken çocuklarımız  Üniversite bitiriyorlar ama o akli selim olmadığı için “satanist “oluyorlar Eğlence yerlerine gidin,dolaşın da üzülün,oturun ağlayın. on beş on altı yaşlarındaki kız çocukları zeril sefil beline kadar etekler sokaklarda geziyorlar ve bunun ismine de MEDENİYET  diyorlar. Rüzgar ektik bora biçtik.... halk  devletine  güvenini kaybetti

 

   ****MUSUKİMİZ CAMİDEN DOĞDU

Batının musikisi  nasıl ki kiliseden doğdu ise benim musikimde camilerden  ve tekkelerden doğmuştur. Batının tem perman sistemi Johhansabastiyan Bah’ın kiliseden çıkartmış olduğu bir sistemdir. Hatta kullanmış olduğumuz nota  bir papazın yazmış olduğu notadır. Hatta bu papazın yazmış olduğu notanın ilk harflerinde  bir Hıristiyan ayinin baş hecelerini alarak kullanmıştır.  te, mi, fa, sol, la, si, do diye sonra ud kelimesi ajiliteye ters geldiği için “do”ya çevrilmiştir. Yani şuanda kullandığımız nota bir  Hıristiyan olayıdır ve tenperman sistem dediğimiz piyano sistemi bir kilise düzenidir.

 

****İSTİKLALMARŞI’NIN GÜFTESİ VALS OLARAK YAZILDI

 

 

 

****TÜRK ÇOCUĞUNUN KULAĞINDAN ÖNCE TEKBİRİ SİLİYORLAR

 

 

 

 

 

 

 

 

Özellikle son zamanlarda  kültürümüz ve müziğimiz üzerinde oluşturulan “tasallutlar” diyebileceğimiz  gelişmeler var. Dolayısıyla  bu gelişmelerle beraber  Türk sanat müziği de  dahil  öz müziğimiz biraz geride kaldığı ,batı müziği ve arebeks müziğinin öne çıkarıldığı görülüyor. Sizin gibi  değerli sanatçı ve bestekarlarımızın el atmadığı zamlar kısır kalıyor. Bir şey vermiyor.

-Yıldırım Gürsess bu nokta da ne yapıyor. Ne yapabiliriz?

-Bir defa üzülerek  şunu açıklamak istiyorum. Bir defa Yıldırım Gürses  ömrü boyunca hep ideali  üzerine savaştı. Ama hiçbir zaman sırtını dayayacağı bir güvence yeri olmadı. Hep yaptı. Hiçbir  zaman benim yerimde olan ,benim yaptığımı destekleyen, bana ışık açacak ,bana yol gösterecek hiçbiri olmadı. Hiçbir zaman yardım eli ,hiçbir dost eli sırtımı sıvazlamadı.Hep yalnız ve tek başıma savaştım.

Musikiyi  başından buyana bir kazanç  vasıtası değil,bir hizmet vasıtası olarak gördüm. İnsanoğlu bazen Allah tarafından mükafatlandırılır ki bazen da  doğarken mükafatlandırılmış olarak doğar.

Allah bana  çok iyi bir ses ,bunun yanında iyi bir karizma ,iyi bir bestekarlık kabiliyeti ,okuma öğrenme ve konuşma-belagat- kabiliyeti verdi. Biz bunları hiçbir zaman bir gurur vasıtası  yapmadık ,bir şükür vasıtası yaptık. Dolayısıyla bu kadar  yük üzerinde taşıyan bir insanın yapmak mecburiyetinde olduğu bazı  vazifeler vardı.

Bu vazifelerin başında da: bir defa kendi mesleğinin güzelliklerini ,Allah’ın vermiş olduğu bu üstün yetenekleri hayra değil şerre  kullananlara karşı bir duvar çekmek ve hayırlı şeyler yapmaktı. Benim yapmış olduğum bütün  şarkılarımda her ne kadar etrafımda bir şeker sarılıysa da için de mutlaka muayyen mesajlar gizlidir. Şuanda Mehmet Akif ve Necip Fazıl gibi şairlerin eserlerini bestelemek istiyorum. Bunun  çabası içindeyim. Sanki bunu mutlaka  yapmam için  ben zorlanıyorum gibi bir his var çimde.

Ben inancımın ve milli kültürümün devamlı surette bayraktarı  oldum,hizmetine amade oldum.

Çünkü alt yapı olarak çok mütedeyyin inançlı ve milliyetçi bir camiadan geldim. Ve kendi  genimin vermiş olduğu insiyakla da daimi surette bu yolda hizmet verdim.

Türk musikisi korkunç bir tasallut altındadır.

Bunu şöyle açıklamak istiyorum Türk musikisi korkunç bir tasallut altındadır.

Türk musikisi şuanda muayyen  çevreler tarafından yok edilmek istenmektedir. Çünkü bunu burada açıklamak istiyorum.

  Osmanlıya karşı son derece büyük bir kin ve nefret  görmekteyim.

Osmanlı her ne olursa olsun kim olursa olsun hangi kimlikte olursa olsun bizim atamızdır. İyisi de  vardır. Güzeli de vardır. Kötüsü de vardır. Ama bunlar bizim atalarımızdır .Bizim geçmişimizdir. Bizim kanımızdır. Bizim ırkımızdır. Genimizdir. Dolayısıyla Osmanlıyı  iyice tanıyıp Osmanlının kültürünü iyice  öğrendikten sonra onlara karşı olan hayranlığım kat be kat arttı. Bunu da burada zikretmek isterim. Ben ırkımın devamıyım. Ve dolayısıyla şu anda görüyorum ki Türkiye’de Osmanlıya karşı inanılmaz bir kin ve nefret büyümektedir. Hulki Cevizoğlunun programında o kadar ileri gitmişlerdir ki Türk tarihini açıklarken   Osmanlı tarihine “kara bir tül “bile  örtmeye kalkmışlardır.

Osmanlı tarihini örttükten sonra geriye Türk olarak hangi tarih kalacaktır ,onu merak ediyorum.

Osmanlı tarihini örttükten sonra geriye Türk olarak hangi tarih kalacaktır ,onu merak ediyorum.

 AKİF’E DİL UZATMAT  İHANETTİR

-Burada  yakın bir zamanda paşa rütbesi verilmiş bir şahsın Mehmet Akif dolayısıyla, İstiklal Maşında ifadesini bulan milli   ruha da bir saldırısı  söz konusu oldu. Bu milli kültür eksikliği,milli kültüre yakınlık duymamanın tesiri midir?

-Efendim   şuanda Türkiye de çok değişik şeyler oluyor. Özellikle Osmanlı denilen,Osmanlıdan ürkmek başladı farkında iseniz. Ve bizim klasik musikimizi Osmanlının bir ucu olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla bu musikiyi ortadan kaldırmakla Osmanlının son izlerini ve eserlerini silmek istiyorlar. Yani büyük bir gerçek burada .

TBMM ÇAĞRI:

Esasında TBMM’de,  hangi partiden olursa olsun  çok değerli ,memleketini, milletini seven,Türk  milli musikisine,kültürüne  amade  yüzlerce tanıdığım dostlarım var. Ben onlara buradan çağrı yaparak  milli kimliğimize ve değerlerimize   saldırılara karşı birleşmeye ve ortak tavır almaya  davet ediyorum.

Bunun için Bir üst  komisyon kurmalıyız.

Bu  musiki ,bu  easar,bu mimari,bu edebiyat bu  hüsnü güzellikler bizim geçmişimizin mirasıdır ve  bizim öz be öz malımızdır.

Nasıl ki Mimar Sinan’ı bir kenara atamazsak, kalkıp Şeyh Hamdullah’ın üzerine bir çizgi çizemezsek, Dede Efendi ve Buhurizade Itri’yı bir kenara  atamazsak; benim şahsi kanaatime göre bu gün Türk musikisinin zamanımıza getirmiş olduğu güzellilikleri de yok edemeyiz. Ve şunu söyleyeyim hiçbir kuvvet bizim geçmişimizin mirası  olan kültürümüzü  silmeye gücü yetmeyecektir.

Mehmet Akif’e  dil uzatmaya gelince ... Mehmet Akifi  bestelemek şerefini kazanmış nadir bestekarlardan bir tanesiyim. Bütün Safahatı satır satır  okudum. Mehmet Akif’i gönlümde ve ruhumda yaşatıyorum. Onu bestelerken on beş gün yirmi gün acaba o büyük  ustaya,Türk milletine  Allah’ın lütfetmiş olduğu o büyük şaire yanlış bir şey yapacağım mı ,yapmayacağım mı diye sabahlara kadar uykusuz kaldım. Besteledikten sonra arkadaşlarıma  okudum. Ancak onların tasvibini alıp,hocalarım yakışır dedikten sonra yayınladım.

“Yılmam ölümden ,yaradan , askerim

Orduma gazi dedi Peygamberim.

Bir  dileğim var; ölürüm isterim

Yurduma tek düşman ayak basmasın”

diyen adamın milliyetçiliğinden  şüphe etmek ihanettir.

Yani ben Mehmet Akif’i İmanı  bütün,inancı bütün,ama Allah’ına kadar milliyetçi,Allah’ına kadar Türk oğlu Türk olarak tanıyorum.

Bu milletin şehit olmuş askerinin başına “Bu taşındır diyerek Kabe’yi diksem başına”diyecek kadar yüceltecek bir insanın  milliyetçiliğini tartışmak çok zor ve son derece yanlış bir olaydır.

Bence  şöyle bir şey var :

Osmanlı Türkünü ve Osmanlıyı  ve Türkü ayakta tutacak  her şeye karşı hücumlar başlamıştır.

-Bu hücumların özellikle müzik kanalıyla geldiği görülüyor?

-Tabii tabi başta müziği kullanıyorlar.

Müziği kullanarak mesaj verme,insanları etkileme   metodunu son zamanlarda “Satanistlerin” resmen de söyledikleri gibi ,”biz   müzikle ayın yapıyoruz,gençler üzerinde müziğin etkisini kullanıyoruz”şeklindeki ifadeleri  ile iyice su yüzüne çıkıyor.

- Sizce müziğin gençlik üzerinde  tasallutların aracı olmasına takip edilen kültür politikası mı sebep oluyor?

-Enine boyuna müziği incelemiş, beş yaşından beri musikinin içinde büyümüş,önce tekkede,sonra camilerde,sonrada musiki derneklerinde ömrünü tüketmiş bir müzisyenim. Müzik çalışmaları ile ömrümü tükettim. Beş yaşımdan buyana 340 tanede şarkı yazdım.

Bir zamanlar on beş yirmi sene gibi uzun bir zaman hatta ve hala bir milletin müzik zevkini temsil etmiş bir insanım. Müziğe ömrümü verdim. Şunu öğrendim:Bu pedagoglarında araştırma sonuçlarıdır.

İnsan doğar doğmaz iki yaşına kadar  araştırma dönemidir. Yani iki yaşına kadar çocuk araştırır. Bir mum görür parmağını uzatır. Mum yakar. Fakat ikinci bir defa parmağını muma götürdüğü vakit hemen  beyin   der ki;” bir daha elini  değersen yanar”. Çocuk “ cız ..”der çeker. Bu araştırma  dönemidir.

İkinci dönem : İki ila beş yaş arası tasnif dönemidir.

Ondan  sonra  çocukta tatbikat dönemi başlar.

Çocuklar  sadece yaşadıkları olayı değil,yaşadıkları ortamın kokusunu,yemeğini ,kültürünü,örfünü ,muhitin düşüncelerini ve aynı zamanda oranın aksını ,lehçelerinde öğrenirler. Yani  iki yaşında bir zenci çocuğunu Karadeniz’e götürür beş sene bırakırsanız o zenci çocuk  on yaşına gelince aynı Karadeniz aksanı ile konuşur. Gene bir Karadenizli  bir çocuğu Amerika’ya götürür bir zenci mahallesine bırakırsanız oda aynı zenci aksanı ile konuşmaya başlayacak ve Zenci  şarkıları  söylemeye başlayacaktır.

Yanlış bir kültür politikamız var

Ben şunu söylemek istiyorum:Yanlış bir kültür politikamız var.

Çocuklarımız doğuyor .Doğduğu vakit Ezan- ı Muhammedi ile  teşerrüf ediyorlar. Arkasından dünyanın en güzel annesinin ninnisiyle büyüyor. Dünyanın  en iyi ninnisini Türk annesi okur.

Bizim Hicaz ve Uşşak  makamındaki ninnilerin üzerine  dünyadaki hiçbir  devlet bu kadar ifadeli içinden gelen,gönülden gelen melodilerle  ninni okuyamaz. Nasıl Buhurizade Itrî ,tekbiri  bütün dünyada yapılmış olan ayinlerin üzerinde bir  hülasa çıkarmışsa Allah’a giden rafta_yolda_bizim annelerimizde  gönülden kopan fırtınaları,sevgileri  o güzel ninni ile ifade ederler.

Fakat o çocuklar yedi yaşına gelince; ilk okula gider gitmez  Yohan sabastianbah’ın tam perme  sistemiyle tanıştırılır. Ve kulaklarından  doğumundan  okula başlayana kadar edindiği bu sesler silinmeye uğraşılır.

Bu gün beğenmediğimiz İsrail’de Parlamentosunda  bakanların da, başbakanında, devlet başkanının da üzerinde bir  Hahamlar gurubu vardır. Kültür bakanlığı gurubu derler buna. Bu devletin her tarafından kanunlar geçse dahi o dört kişilik hahamalar gurubu eğer kabul etmezse İsrail parlâmentosundan hiçbir kanun geçmez. Adamlar kendi milli kültürüne aykırı gelecek olan her türlü mali, her türlü maddi ve her türlü manevi olaya  karşı yukarıya bu dört hahamdan oluşan bir süzgeç koymuşlardır.

Bakın bizim kültür bakanlığımıza,Kültür bakanlığımız her bakanlığın altında kalmış ezilmiş bir bakanlıktır. Bütçesi milli gelirin binde bilmem kaçı. Çevre bakanlığından sonra bütçeden en az pay alan bir  bakanlık._

ENTERNASYONALİST KÜLTÜR YÜZÜNDEN  -SATANİSTLER TÜREMİŞTİR

Bizde milli kültür politikası bir türlü kurulamamıştır. Bu uygulanan “enternasyonalist politika “bizi buralara getirmiştir.

İşte- uygulanan kültür politikası yüzünden  -satanistler türemiştir. Bu piyasada akan kepazelik türemiştir. Bu pop müziği türemiştir. Bunların hepsi  milli kültür politikasından kaynaklanan olaylardır. Ben  şunu söylemek istiyorum:Dünyada kendi milli kültürüne sırtını çeviren nadir  devletlerden bir tanesi olduk.

DEVLET SANATÇILIĞI:BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ

İspanyol kendi müziğini çalar ,kendi  milli musikisinin kıyametini koparır. İsrail kendi müziğini çalar. Yunanlı kendi müziğini  çalar. Fransız kendi müziğini çalar. Rus  kendi müziğini çalar ,Japon kendi müziğini çalar.

Biz niye Avrupa’nın müziğini çalıyoruz ki........?

Ben buna  akıl erdiremiyorum. Bu nasıl bir kültür politikasıdır? Arapları açın bakın. Araplarda hiçbir taviz yoktur. Beğenmediğimiz ,bu gün vah vah dediğimiz Arapların televizyonunu açın bakın. Adamlar her türlü olaylarını  Cemal Abdül Nasır’ındediği gibi”Bizim atom bombamız yok ama  bizim musikimiz ve milli kültürümüz var”dedi. Yani adam o kadar  kendi milli kültürüne güveniyor ki... Adamlar devlet sanatçılığı koydu. Kimi koydu ? Ümmi Gülsüm’ü  koydu. Abdül Vahhab’ı koydu .Üçüncü bir  insan  yoktur.

Ama bizde şu anda devlet sanatçılarını  şöyle bir yan yana dizin bakalım. Yok öyle.......Böyle bir şey olmaz.

Belli bir ciddi kültür politikası olamadıktan sonra,bir ülkenin ekonomisi de bozulur,maliyesi de bozulur.

Bence Türkiye’nin bütün  bozukluğunun altında insan sorununu aramak gerekir.

Merak ediyorum okullarda çocuklarımızı bu kadar üzerek bir kompütür gibi üzerlerine çok şeyler yıkarak yetiştiriyoruz ama hangi evsafta çocuk yetiştiriyoruz. evsafı Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür  bakanlığı  tavsif etmiş mi dir?

Ben  Milli Eğitim Şurasına  katıldığım zaman”Efendim biz  çocuklarımıza Türkçe’yi şöyle yapalım,Coğrafyada şunu birleştirelim. Bunu bunla yapalım “diye kültür  ve eğitim kavgası yapıyorlardı. Ben şunu söyledim.”Yapacağınız  ilk kavga şu: Siz bir eğitim müessesesiniz. Bir imalathanesiniz. Siz ne imal ediyorsunuz Türk çocuklarını imal ediyorsunuz. Bu çocukların evsafı nedir?Bir standart çizin. İlk defa bu çocuk geçmişine saygılı olması lazım. İnançlı olması lazım. Bilimle teçhiz edilmiş olması lazım. Bütün insanları  sevmesi lazım. Ondan sonra  kalkıp bunları bütün dünyanın lehine  sarf edecek şekilde kullanması lazım.”

Ben size şunu söyleyeyim dünyanın en tehlikeli silahı bilimdir. İlk önce çocuklarımıza bu bilimi kullanacak aklı selimi vermemiz lazım. İşte bu bilimi verirken çocuklarımız  Üniversite  bitiriyorlar ama o akli selim olmadığı için “satanist “oluyorlar. Ankara’yı bilmiyorum ama saat beşten sonra siz gelin bizim Etilere,eğlence yerlerine –Satanistlerin bol  olduğu yerler  olarak adı geçen Akmerkez vs.bu bölgede-dolaşın da üzülün,oturun ağlayın. on beş on altı yaşlarındaki kız çocukları zeril sefil beline kadar etekler sokaklarda geziyorlar ve bunun ismine de MEDENİYET  diyorlar. Rüzgar ektik bora biçtik.... Halk  devletine  güvenini kaybetti

Yani bu gün Türkiye’de yanlış bir politika ,yanlış bir çocuk eğitimi bizi bu hale getirmiştir. Senelerdir rüzgar ektik bora biçtik. Hala kendimize gelemedik. Milli kültürümüze hep sırt  çevirdik.

Bence  depremle Türkiye çok büyük bir sınav atlatmıştır. Bu deprem korkunç bir olaydır. Büyük bir felakettir. Bu felakette ancak ve ancak gördük ki halk kendi kendisinin yarasını sarmaya başladı. Niye  en kötü şey oldu. Halk kendi devletine karşı güvenini kaybetti.

Ve şuna  inandık ki, ancak biz sivil örgütler olarak yaralı olabiliriz.

Biz Türk milleti olarak,Osmanlıdan kalan bir miras olarak özel  hayatımızı musiki ile birleştirmiş nadir devletlerden bir tanesiyiz. Ve Allah’ın lafzı   ile dünyada en çok iş yapan tek millet var  oda Türk milletidir. Her lafının başında Allah vardır. Allah nasip ederse...Allah’a ısmarladık ...gibi,Binlerce Allah’la başlayan kelime ve cümleler vardır.

Allah kelimesi ve musiki ile kendi dünyamızı özdeşleştirmiş,pekleştirmiş nadir ülkelerden bir tanesiyiz.

Her şeyimizde musiki vardır.

Çocuklarımız doğar Ezan_ı Muhammedi de  musiki vardır. Bunların yanında ninnilerimizde, eğlencelerimizde,nişan ve düğünlerimizde,kına gecelerimizde ,ağıtlarımızda,peştamal kuşanmalarda ve hasta tedavisinde musiki vardır. Bakın mesela Farabi,her hastalığa tedavi, rehabilite olayı olarak kullanmış. Bunun yanı da Ahilikte mesleki olayda peştamal giymelerde kullanılmış. Yani her olayımızda musiki  bizim hemen yanımızdadır. Dolayısıyla Türk milleti  musikiyle doğumdan ölümüne kadar  iç içe yaşamıştır.

RADYO VE TV :  Bize kapalı sadece batıya açılan bir pencere.

Bizim musikimizin batıdan bir farkı vardır. Biz öyle  bir hale geldi ki  bundan elli sene evel her evde bir kemençe. tambur, ud varken evlerimizde sadece bir radyo ve televizyon kaldı. Oda  sadece batıya açılan bir pencere. Sadece batının propagandasını bize duyuran,hatta kendi kanallarımızı da kast ediyorum batının düşüncesini,tefekkürünü, mananın felsefesini beklerken maddenin felsefesini veren ve bizim inanç anlayışımıza ters düşen felsefeleri çocuklarımıza  ileten ve ailenin dördüncü ferdi olarak giren bir televizyonlarımız var.

“ŞUANDA KULLANDIĞIMIZ NOTA BİR  HIRİSTİYAN OLAYIDIR VE TENPERMAN SİSTEM DEDİĞİMİZ PİYANO SİSTEMİ BİR KİLİSE DÜZENİDİR.”

Bunun yanında en mühimi batının musikisi  nasıl ki kiliseden doğdu ise benim musikimde camilerden  ve tekkelerden doğmuştur.

-Bundan tabi bir şey olamaz değil mi?

Tabii...Bakın Mevlevilere çok şey borçluyuz

-Neden?

_-Çünkü çok mutaassıplardır. Musikilerinde bir tek notanın dahi silinmesine tahammül edemezler. Bu gün  eğer dini musikimiz varsa,klasik musikimiz varsa bunu bir tarik olarak  Mevlevilere borçluyuz. Allah razı olsun bunu yapanlardan.

Batının tem perman sistemi Johhansabastiyan Bah’ın kiliseden çıkartmış olduğu bir sistemdir. Hatta kullanmış olduğumuz nota ,bir Guy Dervezo isimli papazın yazmış olduğu notadır. Hatta bu papazın yazmış olduğu  notanın ilk harflerinde  bir Hıristiyan ayinin baş hecelerini alarak kullanmıştır.  te, mi, fa, sol, la, si, do diye sonra ud kelimesi ajiliteye ters geldiği için “do”ya çevrilmiştir. Yani şuanda kullandığımız nota bir  Hıristiyan olayıdır ve tenperman sistem dediğimiz piyano sistemi bir kilise düzenidir.

İSTİKLALMARŞININ GÜFTESİ VALS OLARAK YAZILDI

-İstiklal Marşı’nın bestesi  içinde böyle bir şey söylemiştiniz?

- Melodisiyle güftesi arasında bir tenakuz vardır.

İstiklal Marşı   zaten iki ayrı  yaşayan insanın yanlış izdivacı olmuştur.Yani bir tanesi  fevkalade Osmanlı ve bize uygun olan hanımefendinin bir Avrupalı ile evlendirilmesi gibi  yanlış bir olaydır.

Başından  yanlış yapılmış. Basit bir müzisyenin dahi prozedi olarak uygun bulamayacağı yanlış bir çizgi içindedir. Ama artık millet kabul etmiştir. Bunun bir dönüşümü olur mu olmaz mı ?Bu bir devlet sorunudur. Hatta benim şahsi kanaatime göre bir referandum,anket sorunudur. Halka  birkaç tane  yapılarak bunlardan birini mi seçersiniz yoksa böyle mi kalmalıdır diye sormak  gereklidir. Ama bana müzisyen olarak sorarsanız eserin  metik denen bir olayı vardır. Yani - Melodisiyle güftesi arasında bir tenakuz vardır.Zaten biliyorsunuz ki  beste bağlanmak demektir.Dilbestenim, dendiği zaman gönülden bağlanmışsın manası  gelir.

-İstiklal Marşında nasıl bir bağlantı vardır?

-Melodi ile güfte  birbirine  yanlış izdivaç yapmıştır. Zaten derler ki bu parçayı Zeki  Üngör yazdığı zaman ilk önce bunu vals olarak yazmıştır. Fakat sonra yarışma olunca onun üzerine   marşın güftesini yerleştirmiş. Yerleştirirken de zaten farkında iseniz kelimelerin prozedisinde büyük yanlışlıklar vardır. Okunurken kelimeler bölünüyor ve insan zorlanıyor. Birde zaten son  nötürale çıkan yani bizim Türk musikimizde tiz çağrı yaptığımız yere çıkan interval yani oktav farkı da vardır.

Yani  İstiklal Marşımızın bestesindeki hata dolayısıyla  tartışılır. Bir ara Eski Kültür bakanlarımızdan Namık Kemal Zeybek böyle bir çalışma içine girmişti. Hatta  bana da” İstiklal Marşını  bir besteleyip bir deneyebilir miyiz” diye bir şeyler çıtlatmıştı.

Bize böyle bir vazife verilirse  şeref duyar yaparız. Bu böyle kabul edilmiş derlerse de  halkın isteğidir bu. Bana sorarsanız yanlış bir izdivaçtır.

-Denemeyi düşünür müsünüz?

-Şeref duyarım.Yani Mehmet Akifin her eserini bestelemekten gurur duyarım.Benim için byük bir şereftir.Böyle bir vazife verilirse her  zaman amadeyim.

_Yozlaşma  ve kendini beğenmeme  daha çocuktan başlatılıyor diyorsunuz?

-Evet.. Çocuklarımız küçük yaşta iken kendi özümüzü ,güzelliğimizi anlatıyoruz,kendi milli musikimizi veriyoruz ama ilk okula giderken çocuklarımıza tenparmen sistem denen piyano sistemi ile çalıştırıyoruz.Tanpermen sistemi bizim Türk musikisini çalmaya  yeterli değildir..Batı musikisinde bir oktav ses yapı olarak on iki eşit parçaya bölünmüştür. Ama Türk musikisinde bu aralıklar yirmi dört gayri musevî-eşit olmayan- parçaya bölünmüştür. Demek ki bizim musikimizde paletin  üstündeki delikler Batı’dan bir misli fazladır.

Bizim Segah makamımız bizim Uşşak makamımsımız ve uşşak akrabaları bizim Rast makamımız,bizim hüzzam makamımsımız,bizim karciar makamımız,muhayyer makamımız bunların hepsi sikoma bemolü  alan makamlardır ki bunlar piyano ile içra edelmez.Demek ki çocuk piyano ile tanıştıktan sonra  yüzlerce Türk musikisi makamını kulağından siliyor.

TÜRK ÇOCUĞUNUN KULAĞINDAN ÖNCE TEKBİRİ SİLİYORLAR

Başından tekbiri siliyor. Tekbir segah makamında yapılmıştır. Çocuk bunları okula gidince öğrenemiyor.

Misal vermek gerekirse Ben oğlumu radyoya çok sesli koroya gönderdim. Çocuğa uşşak  makamında  bir türkü vermişler çocuk Türkü yi buselik gibi okuyordu .Çünkü çocuk orda ki si komu  basamıyordu. Kulağından silinmişti. Hemen radyodaki çok sesli korodan aldım.

Dolayısıyla  Türkiye’de başka bir hücumda var.

 -Bu hücum nedir ?

-Türk çocuklarına  batının tampermen sistemini öğretip Türk musikisi sistemini kulaklarından silmek.

Bakın bizim camiaya bir serzenişte bulunuyorum. Hep tek başıma savaştım ve hep tek başıma dayak yedim. Benim bilgim mi eksik. Benim konuşmam mı düzgün değil. Benim musiki bilgim mi yok. Ben bestekar mı değilim. Bu gün Türkiye de diğer kanallar  abur cubur,konuşma özürlü insanlara program yaptırırken bu gün bizim camiamızın televizyonları. kapımı dahi çalıp “Ya hu Yıldırım Gürses gel.Sen  bu kadar umman bir kavga verdin. Bizim kavgamız buraya kadar geldi. Lütfen ne yapabiliriz,gel bir program yap. Politik standardını koy gel mücadeleyi beraber yapalım” demedi. Ne bir televizyon kanalı geldi nede bir kişi... Çünkü bizim camiamız öyle bir camiadır ki musikiyi daimi surette belden aşağı olayı ve eğlence olarak görmektedir. ama öyle gördüğü için  zaten mahkum olduk,yıkıldık.

MUSİKİ  ALLAH’A YAKARMADAN ÇIKMIŞ

-Bu  tavır kompleksten mi kaynaklanıyor?

-Efendim hala musikiyi helal olarak,hayır olarak görmüyorlar. Hala şer olarak görüyorlar. Eğer öyle olsa idi benim sevgili ve aziz Peygamberim “gel Bilal Çık Ezan_ı Muhammedi’yi o güzel sesinle oku “ demezdi. Yoksa birisi bağırırdı”Allahü ekber “diye .yada teneke  çaldırırdı. Haaa demek ki musiki teyittir. Neyin teyididir?Söz yetmediği yerde musiki başlar.

-Gönüllere girmenin bir metodumudur?

-Evet... Musiki  Allah’a yalvarışla başlamış .Adam Allah’ı seviyorum demiş. Yetmemiş daha çok seviyorum diye  bağırmış. Yetmemiş Seeee-viiiii-yoooo-rummmmmmmm- dediği vakit insan tatmin olmuş.Musiki bundan çıkmış.

      Çocuğumda  Cugili gibi okusun ........!

       -Müziğin yozlaşması çocuk eğitiminden  başlıyor diyorsunuz.Bunun için bir çalışma olmadı mı?

 -Boş durmadık yaptık tabii..Bu konuları gidip sevgili Cemil Çicek’e anlattım. Allah razı olsun inandım nasıl yapalım dedim. Dedim ki Çocuk şarkılarının bir repertuarı olması lazım. Çünkü ben nereden sevdim o zalim kadını yedi yaşındaki bir çocuğa okutamam. Yahut Çeşmi bezminun canan döndürür’ü okutamam. Lafını anlamaz manasını anlamaz.Hep uyutmuşlar. Ne çocuk şarkıları repertuarı yapmışlar nede gençlik şarkıları repartuarı yapmışlar.

Musikiyi bir ara  çingenelere mahkum etmişler. Bir ara belden aşağı insanlara mahkum etmişler.

-Şimdide Cuguli’ye taktık

-Ne olacak...her  sefer  böyle .Bunlar sistematik organizasyonlar. Ama ben onlara acımıyor ve onlara üzülmüyorum. Ben buna kanan  çocuklarına öğreten,benim camiamdaki   aslan gibi delikanlılara ve hanımefendilere üzülüyorum. Uyanamıyorlar hala. Musiki elden gidiyor. İnanç elden gidiyor hala oturuyorlar evlerinde. Aman çocuğumda  Cuguli gibi okusun diyor .Suç bizde .Suç bunu kabul edenlerde. Bunu çıkaranlarda değil.

 

http://www.benimblog.com/NecatiCavdar/page11/&thisy=&thism=&thisd=

 

https://www.facebook.com/notes/859753474562130/görsel

Özel yetkili "15 günde onbeş yasa " mucidi İthal BAKAN, DSP yi dağıtıp İsmail Cem'e çalım atarak CHP den vekil yapılan Kemal Derviş , ölmüş.. Catherine ve chp nin başı sağ olsun..

  Necati Çavdar'ın gönderisi Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook...