Necati Çavdar, Yunus Çınar ile birlikte.
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/pfbid028r5FtTZCu5E3QozjqRxnhCw9ARzyDv9mFJsj5vnozykPgJkEpp9Skdi7kCVS6PgAl?notif_id=1693895968677660¬if_t=feedback_reaction_generic&ref=notif
İslami Kuralların - Şeriatın- dışındaki tüm TARİKler YOL değil..
Önce şeriat(Kurallar) sonra Tarikat, Marifet..
Bunun " müritleri " oturduğum mahalleye dadandı.
Bir gün komşu, düğüne davet etti.
Gittik..
Güya bu adamın “halifesi” baş köşeye kurulmuş..
Resmen yozgat sürmelisni biraz değiştirerek, gür sesiyle avazı çıktığınca okuyor.
Ne kaide , ne estetik..
Adamlar da “ilahi” diye dinliyor..
Dedim ki bu türkü söylüyor ama türküyü de mahvediyor..
Bazılar bana ilahi okuyan “mübareğe” hakaret etti diye tavır aldı..
….
Bir başka gün..
O kişi müritleri ile camiye geldi.
Adam, rahatsız belki.
Safın sağında en sona yer bulup sandalyeye oturdu.
Cemamat imamı merkez edinerek safa girdikleri halde müritleri “mübareğin” arka hizasından sola doğru saf oldular ki ortaya bile gelmedi.
Yani sağ saf ta baştan solu sola doğru boş..
Garip bir şey oldu..
Sağ olsun.. İmam efendi. Safi düzgün tutalım diye ikaz etti ama müritler oralı olmadı.
Birkaç kez ikazdan sonra İmam efendi” ya safa girersiniz ya da namaza başlamam”demesiyle güya şeyhlerinin peşinden ayrılan müritler; merkezden itibaren sağlı sollu normal safa girdiler.
Namaz bitti..
Camii içinde el öpme yarışına giren müritler sıraya dizilip şeyhin elini öperken .
Tam da türkücü “şeyhin “ hizasında Benden çok genç olan imam efendiye “dur, ellerinden öpeceğim.. Zira sen Şeriatı (kuralları) komuşturup üstelik uyguladın. Şeriat olmadan Tarikat olmaz”diyerek imamaın elini öptüm..
Tüm mürütler bakakaldı.
Ama gerek namaz öncesi böyle olmaz, bana değil imama uyacaksınız safa geçin demeyen şeyh, el öptürmeye devam etti.
O gün bu gün.. ( yıllar geçti ama ) Şeyhine hakaret ettiğimi zanneden daha önce önümü kesmeyen bir mürüt selam vermez oldu.
....
Bir gün Alsancak Fatih Camiinfen sabah namazı çıkışında hezaman merhabamız olan mahalle komşumuz müritlerinden biri
Neden sakal bırakmıyorsun..
Sakal traşı HARAM dedi..
Taşıyabilsrm iyi olur. Ama o yükü, sorumluluğu kaldıramam korkusuyla sünnet sakal bırakamıyorum.. Bu şahsımla ilgili.. Ne dersen de
Ancak Helal-haram mevzuu akideyle ilgili..
Helal ve Haramı, ancak ALLAH koyar..
Sen yada şeyhinin Allah adına bir şeyi helal yada haram yapma yetkisi yok.. Ayeti kerime bu konuda yanlış yapanları çok sert eleştiriyor..
Bilmediğin alanda şeyinden duyduğunls Terbiyesizlik yspma deyince, küsüp konuşmaz oldu
Daha neler, neler
Allah, kimseyi doğru yoldan ayırmasın..
//////////
28 Şubat’ta Kimin Eli, Kimin Cebinde?
28 Şubat döneminde Gladyo’nun İslamcıları nasıl ortaya çıkmış, sokaklarda sahte zikir törenleri yaparken, kılık kıyafetleriyle sokaklarda gezinirken, Gladyo’nun ekmeğine yağ sürerken sergiledikleri tavır yine sahnededir.
28 Şubat sürecinde Ali Kalkancı’nın yaptıklarını unutmadık. Kalkancı’nın ipliğini ilk pazara çıkaran eşi, şu anda ünlü bir bakanın kız kardeşiydi. FETÖ ablası Fadime Şahin’i Müslüm Gündüz’e gönderen de Ali Kalkancı idi. Müslüm Gündüz merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in kardeşi Hacı Ali Demirel’in kurduğu bir dönem faaliyet gösteren Yükseliş Mühendislik Yüksek Okulu’nda elektrik teknisyeniydi. Ankara’nın İç Aydınlık semtinde oturduğu evde beraber kaldıkları isim de Adnan Oktar’dan başkası değildi.
Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’in yakalandıkları ev ise Akit Gazetesi yazarı iken küçük çocuğa cinsel taciz suçlamasıyla cezaevine giren Hüseyin Üzmez’e aitti. Ali Kalkancı 28 Şubat olayından sonra yıllarca Akit ve Cuma dergisinde “Kürsü” başlıklı köşede “Ali Büyükçapar” ismiyle yazdı.
Fehmi Çalmuk